Telefon
0 552 389 71 35
Adres
Karabaş Mh. Hafız Binbaşı Cd. Mecit Kavan Apt. No: 8 Daire 8 İzmit/Kocaeli
Konut dokunulmazlığı, kişinin içinde yaşadığı konuta yönelik her türlü müdahale ve tecavüzü içine alan bir dokunulmazlıktır. Anayasa’nın 21. Maddesinde bahsedilen dokunulmazlık, Türk Ceza Kanunu’nun 119. Maddesinde cezai yaptırıma bağlanmıştır. Konut dokunulmazlığı suçu uygulamada diğer suçlarla (hırsızlık suçu, vb) işlenmesi nedeniyle hapis cezasının alt sınırını yükseltmektedir. Tuzcuoğlu Hukuk Bürosu olarak, alanında uzman ceza avukatı ile konut dokunulmazlığını ihlal suçuna yönelik yapılacak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde gerek mağdur vekilliği gerekse de sanık müdafiliği olarak görev almakta ve müvekkillerimize hukuki hizmet sunmaktayız.
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu Nedir?
Konut dokunulmazlığını ihlal suçu; kişinin yaşamını sürdürdüğü konut, işyeri ve eklerine rızası olmaksızın müdahaleyi cezalandıran bir suç tipidir. Buradaki müdahale sadece rıza dışı konuta girmek olarak algılanmamalı ayrıca rıza ile girilen yerden çıkmama olarak da düşünülmelidir. Suçun koruduğu hukuki değer kişilerin konutlarında, işyerlerinde huzur ve sükunet içerisinde yaşayabilmeleridir. Konut dokunulmazlığı ihlal suçu Türk Ceza Kanunu’nun 116. Maddesinde hükme bağlanmış olup ilgili kanun maddesi şu şekildedir;
Konut dokunulmazlığının ihlali
Madde 116-
(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Konut Dokunulmazlığı Suçunun Nitelikli Halleri
Konut dokunulmazlığı suçunun nitelikli halleri Türk Ceza Kanunu’nun 116/4. Maddesi ve 119. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddelerin işyeri dokunulmazlığı suçunun nitelikli halleri olarak da geçerli olduğunu belirtmemiz gerekir.
- Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Cebir veya Tehdit Yoluyla İşlenmesi(TCK m.116/4)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun işlenmesi esnasında mağdura karşı cebir veya tehdit kullanılması halinde suçun temel halinde verilecek cezaya kıyasla daha ağır cezaya hükmolunur.
- Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Gece Vakti İşlenmesi(TCK m.116/4)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun gece vakti işlenmesi halinde suçun temel haline göre daha ağır cezaya hükmolunur. Hukuken gece terimi; güneşin batmasından 1 saat sonrası ile güneşin doğmasından 1 saat öncesi olarak tanımlanmıştır.
- Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Silah Yardımıyla İşlenmesi (TCK m.119)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun işlenmesinde silah kullanıldığı takdirde suçun basit halinde verilecek ceza bir kat arttırılarak daha ağır cezaya hükmolunur. Ceza hukukunda silah tanımlanması oldukça geniş tutulmuş olup sopa, bıçak, tabanca, taş, makas gibi eşyalar da silah olarak değerlendirilmiştir.
- Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun İşlenmesi (TCK m.119)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işleyen kişinin kendisini tanınmayacak bir hale sokması halinde suçun nitelikli hali oluşur ve suçun basit haline göre verilecek ceza 1 kat arttırılır. Örneğin kişinin kafasına maske geçirerek bu suçu işlemesi halinde suçun nitelikli halinden ceza verilir.
- Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Birden Fazla Kişiyle İşlenmesi (TCK m.119)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişiyle işlenmesi halinde suçun nitelikli hali gündeme gelecek ve suçun basit haline göre verilecek ceza 1 kat arttırılarak cezaya hükmolunacaktır.
- Hali Hazırda Var Olan veya Var Olduğu Sayılan Örgütlerin Toplum Üzerindeki Korkuya Dayalı Etkilerinden Faydalanılarak Suçun İşlenmesi (TCK m.119)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hali hazırda var olan veya var olduğu sayılan örgütlerin toplum üzerindeki korkuya dayalı etkisi kullanılarak suçun işlenmesi halinde ceza 1 kat arttırılacaktır. Örneğin, bir mafyanın ismi geçirilerek suçun işlenmesi halinde cezanın nitelikli hali oluşacaktır.
- Kamu Görevlisinin Görevinden Kaynaklı Nüfuz Etkisi ile Suçun İşlenmesi (TCK m.119)
Konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işleyen kişinin kamu görevlisi olması ve görevinden kaynaklı nüfuzu kullanarak suçu işlemesi halinde ceza arttırılacaktır.
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Cezası
Konut dokunulmazlığını ihlal suçu ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu cezalarını öncelikle basit haliyle ve akabinde nitelikli halleriyle açıklamak gerekmektedir.
- Suçun Basit Hali TCK 116/1. Madde Alt sınırı 6 ay ve üst sınırı 2 yıl olmak üzere hapis cezası
- Suçun Basit Hali TCK 116/2. Madde Alt sınırı 6 ay ve üst sınırı 1 yıl olmak üzere hapis ya da adli para cezası
- Suçun Nitelikli Hali TCK 116/4. Madde Alt sınırı 1 yıl ve üst sınırı 3 yıl olmak üzere hapis cezası
- Suçun Nitelikli Hali TCK 119. Madde Alt sınırı 2 yıl ve üst sınırı 6 yıl olmak üzere hapis cezası
Yukarıda izah ettiğimiz suçun basit ve nitelikli hallerinin cezai yaptırımları da bu şekilde olup yargılama sırasında suçun basit veya nitelikli haline göre bir ceza avukatı eşliğinde savunma yapılması elzemdir.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Unsurları ve Diğer Önemli Hususlar
Konut dokunulmazlığını ihlali suçunda madde içeriğinde geçen konut tanımlaması oldukça geniş yorumlanmaktadır. Buradaki konut, kişinin hayatını sürekli sürdürdüğü konut olmak zorunda olmayıp kısa süreliğine kaldığı konut da olabilir. Ayrıca belirtmekte fayda olduğunu düşündüğümüz bir diğer husus da konutun ve işyerinin eklentilerinin dokunulmazlığının ihlali de suç kapsamındadır. Örneğin, konuta bağlı olarak mevcut olan bodruma girilmesi de konut dokunulmazlığını ihlal suçu kapsamındadır. Yine işyerinin deposuna rıza dışı giren kişi de konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işlemiş sayılacaktır.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda mağdur ve fail açısından bir özel tanımlama bulunmadığından fail ve mağdur herkes olabilir. Konut dokunulmazlığında korunan hukuki değer kişinin içerisinde bulunan konuta olan müdahalelerin engellenmesi olduğundan kişinin konut sahibi bir diğer deyişle malik olması gerekmemektedir. Kişinin kiracı olduğu konut ya da işyerinde de bu suç işlenebilir. Hatta suçu işleyen ev sahibi ve mağdur olan kiracı dahi olabilir.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu taksirle işlenebilecek suç kapsamında olmadığından suç sadece kast ile işlenebilir. Suçun zorunluluk altında işlenmesi halinde kişiye ceza verilmez. Örneğin, elinde silah olan birinden kaçan kişinin kurtulmak adına bir konuta girip yazımızdaki suçu işlemesi halinde ceza verilemez.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaşma
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun 116/1, 116/2 ve 116/3. Maddeleri şikayete bağlı olup şikayet süresi suç konusu fiilin işlenildiğinin öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır. Örneğin mağdurun suçun işlendiğini 15.04.2018 de öğrenmesi halinde şikayet süresi öğrendiği günden başlayacak ve 15.10.2018 tarihinde son bulacaktır.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda dava zamanaşımı 8 yıl iken ceza zamanaşımı 10 yıldır. Fail hakkında örneğin hapis cezasına hükmedilmiş ise 10 yıl içinde bu ceza infaz edilmez ise ceza zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkar.
Uzlaştırma, tarafların bir uzlaştırmacı aracılığında iletişim kurarak uyuşmazlığı çözüme kavuşturma kurumudur. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu uzlaştırmaya tabi bir suçtur.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Adli Para Cezası, HAGB ve Erteleme
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun TCK 116. Maddesindeki tüm hallerinde şartlar uyduğu takdirde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Erteleme kararı verilebilmektedir.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun TCK 116/1 ve 116/4. Maddesindeki suçun işleniş hallerinde adli para cezası verilebilirken işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen TCK 116/2 ve 116/2-4. Maddelerinde adli para cezası seçimlik bir ceza olduğundan mahkemece hapis cezasına hükmedildiğinde ilgili hapis cezası adli para cezasına çevrilemez.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Başka Suçlarla Birlikte İşlenmesi
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu uygulamada sıklıkça başka suçlarla birlikte işlenmektedir. Örneğin, hırsızlık, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, cinsel suçlar, mala zarar verme vb. suçlarla birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçu da işlenmektedir.
Uygulamada en çok karşılaşılan sorun ve soru hırsızlık suçunu işleyen kimsenin konut dokunulmazlığını ihlal etmesi halinde konut dokunulmazlığının ihlali suçundan da ceza alıp alamayacağıdır. Hırsızlık suçunun konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile birlikte işlenmesi halinde her iki suçtan da ayrı ayrı ceza verilir.
Her suç tipindeki içtima kurallarına iyi bakılması gerekmekte olup bir ceza avukatı eşliğinde sürecin takip edilmesi faydalı olacaktır.
Konut Dokunulmazlığı İhlal Yargıtay Kararları
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Yargıtay Kararlarında Tanımı
Madde gerekçesinde; “Madde, Anayasanın 21 inci maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü barış ve sükûnunu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için var olması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.
Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükûnu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür” biçiminde açıklamalara yer verilmiştir. Madde gerekçesinde de özenle vurgulandığı üzere konut dokunulmazlığının ihlali ile mülkiyet ve zilyetlik hakkı değil kişi hürriyeti korunmaktadır. Kanunda mülkiyet ve zilyetliği koruyan başka hükümler bulunmakta olup, bu suçla kişilerin konutlarındaki güvenlik duygusu, sükun ve huzurlarının korunması amaçlanmaktadır. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu ancak kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun varlığı için genel kast yeterli olup özel kast aranmayacaktır.
(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/322 Esas, 2016/106 Karar)
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Teşebbüs Aşamasında Kalması
Taraflar arasında olay öncesinde husumet bulunduğu halde, katılanların rızası hilafına konutlarına girmek için kapı eşiğinden adımını içeriye atan, fakat katılanlardan Asiye’nin eliyle ittirmek suretiyle engellemesi üzerine evin içine giremeyen sanığın eyleminin, teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden, mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2007/8130 Karar)
Konuttan Çık İhtarı Karşısında Sanığın Durumu
Sanığın, müştekinin rızası ile devamlı gelip gittiği ablası ile evli eniştesi olan müştekinin evine olay günü geldikten sonra; müşteki ile konuşurken tartışmaya başlaması üzerine müştekinin sanıktan evinden çıkmasını isteyince, yaşamın olağan akışına göre makul bir süre içerisinde kendi iradesi ile sanığın evi terk etmesi durumunda; atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun oluşmayacağı gözetilerek, sanığın, müştekinin evi terk etmesine ilişkin ihtarından sonra, ne kadar süre ile evde kaldığının, tanıklardan ve taraflardan sorularak araştırılıp sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2007/1677 Karar)
İşyerinde Bulunan Eşyaların İçeri Tam Olarak Girilmeden Alınması
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
I- Sanığa atılı iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun incelenmesinde;
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi bakımından konut ve iş yeri dokunulmazlığının ihlâli ile nitelikli hırsızlık suçları üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun “Konut dokunulmazlığının ihlâli” başlıklı 116. maddesi;
“1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. 3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. 4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde; “Madde, Anayasa’nın 21. maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü barış ve sükûnunu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için var olması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir. Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükûnu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.” açıklamalarına yer verilmiştir. Maddenin iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçunu düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde de; “Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza bulunmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar” açıklamaları yapılmıştır. Madde gerekçesinde de özenle vurgulandığı üzere, konut dokunulmazlığının ihlâli ile mülkiyet ve zilyetlik hakkı değil kişi hürriyeti korunmaktadır. Kanunda mülkiyet ve zilyetliği koruyan başka hükümler bulunmakta olup bu suçla kişilerin konutlarındaki güvenlik duygusu, sükûn ve huzurlarının korunması amaçlanmıştır.
Konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun maddi unsuru, bireyin konutuna, iş yerine ya da eklentisine rızasına aykırı olarak “girmek” veya rıza ile girdikten sonra rızaya aykırı olarak “çıkmamak” şeklinde seçimlik olarak belirtilmiş olup girmek hâlinde icrai, çıkmamak hâlinde ise ihmali bir hareket söz konusudur. Girmek, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; “içeri dâhil olmak” şeklinde tanımlanmış olup suç tipi ile korunan mahallere hak sahibinin iradesine rağmen sokulmak, dâhil olmak anlamına gelmektedir. Öğretide bir kısım yazarlarca vücudun, koruma altındaki mahallere tamamen girmesi gerektiği savunulmaktadır. (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara, 2018, s. 100, Artuk, Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2017, s. 297) Bu görüşe göre suçun tamamlanması için failin konut, iş yeri veya eklentiye tüm vücudu ile girmesi gerekir. Kapı aralığından bir kolun, bacağın ya da başın sokulması suçun tamamlanması için yeterli olmayıp kısmen girme hâlinde teşebbüs hükümlerinin uygulanması söz konusu olabilecektir. Diğer bir kısım yazarlar ise suçla korunan hukuki değer gözetildiğinde bu değerleri ihlâl etmeye yetebilecek, hak sahibinin konutuna veya eklentisine başkasının girmesini istemediğine ilişkin iradesine karşı yapılan girme hareketlerinin suçun oluşması için yeterli olduğunu savunmaktadır. (Veli Özer Özbek, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, İzmir, 2017, s. 439; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, İzmir-İstanbul, 2017, s. 533) Girmek hareketinin konut, iş yeri veya eklentisine yönelik olması gerektiğinden bir kimsenin konut ve eklentisine girilmeden dışarıdan yapılan çeşitli hareketler (örneğin, konutun penceresinden içeriye bakma, cama taş atma ya da dış kapı zilini çalma) konut dokunulmazlığının ihlâli suçunu oluşturmaz. Suça konu konuta, iş yerine ya da eklentisine nereden girildiğinin ise suçun oluşumu bakımından bir önemi bulunmamaktadır.
Kanun’un, bu suç tipinde aradığı diğer bir seçimlik hareket “çıkmamak” fiilidir. Konuta, iş yerine veya eklentisine, rıza dâhilinde girildikten sonra, hak sahibinin, çıkma yönünde irade açıklamasına rağmen failin mahalden çıkmaması ile suç oluşur. Çıkmamak, mütemadi bir suç niteliğinde olduğundan, çıkmamanın konut veya iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçuna vücut verebilmesi için mahalde hukuka aykırı kalmanın belli bir süre devam etmesi gerekmektedir.
Konut dokunulmazlığının ihlâli suçu, hak sahibinin rızası hilafına konut, iş yeri veya eklentilerine girilmesi veya rıza ile bu mahallere girildikten sonra rıza hilafına çıkılmaması ile tamamlanır. Bu suç sırf hareket suçudur. “girmek” seçimlik hareketi bakımından bu hareket parçalara ayrılabildiği için teşebbüs mümkün iken, “çıkmamak” seçimlik hareketi bakımından Kanun’da çıkmamanın ne kadar sürmesi gerektiği konusunda bir açıklık bulunmadığından teşebbüs mümkün değildir. (Tezcan, Erdem, Önok, s.548) Diğer taraftan suç genel kastla işlenebilen bir suç olduğundan failde içeriye girme kastının olup olmadığına bakılması gerektiği, suç işleme kastı bulunmakla birlikte herhangi bir engel nedeniyle içeriye girilemeyen hâllerde suçun teşebbüs aşamasında kalacağı da gözden uzak tutulmamalıdır. Gelinen aşamada “iş yeri” ve “eklenti” kavramları üzerinde de durulmalıdır. Türk Ceza Kanunu’nda iş yeri ve eklenti kavramlarının tanımı yapılmamış, bu kavramlardan ne anlaşılması gerektiği öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun ikinci maddesine göre iş yeri; işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim olarak tanımlanmış; aynı maddenin ikinci fıkrasında işverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçların da iş yerinden sayılacağı; üçüncü fıkrada da iş yerinin, iş yerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütün olduğu belirtilmiştir.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde iş yeri; “bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer” olarak tanımlanmış, öğretide; “esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınaî, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri” şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)
Eklenti, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölümler veya yapılar, bir bütünü tamamlayan diğer küçük bölümler” şeklinde tanımlanmış olup öğretide de; “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak konuta bağlı olup fiilen konutun kullanılmasına özgülenen veya onu tamamlayan, o yerin başkasına aidiyetini simgeleyen, engellerle dış dünyadan ayrı tutulmuş yer” (Tezcan- Erdem- Önok, s. 528); “binaya doğrudan veya dolayısıyla bağlı olan ve binanın hizmetine tahsis edilen, onu tamamlayan mahaller” (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Yenerer Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt 1, 3. Baskı, İstanbul, 2016, s. 321) şeklinde tanımlamalara yer verilmiştir. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanığın, hırsızlık amacıyla şikâyetçinin cadde üzerinde bulunan iş yerine gelerek iş yerinin vitrin camını kırdığı, vitrin camının hemen gerisinde bulunan cam bölmeli buzdolabının da camını kırarak elini uzatmak suretiyle buzdolabından et çaldığı olayda; sanığın, vitrin camını tekmeleyip kırarak camın arkasında bulunan etleri aldıktan sonra yakalandığını beyan etmesi ve olay yeri inceleme tutanağında suça konu etlerin alındığı buzdolabının iş yeri vitrin camının hemen gerisinde bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, sanığın iş yeri içerisine girmediği, sadece kırık olan vitrin ve buzdolabı camlarından elini uzatmak suretiyle et çaldığı, etlerin bulunduğu buzdolabının sanığın elini uzatıp alabilecek mesafede olduğu, sanığın iş yeri içine girme kastı olmadığı gibi içeriye girmesini engelleyen bir neden de bulunmadığı ve etleri çaldıktan sonra kendiliğinden olay yerinden ayrıldığının anlaşılması karşısında iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/332 Esas, 2018/451 Karar)
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunda Uzlaştırma
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete’e yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5560sayılı Yasa’nın 24. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının “b” bendi uyarınca; soruşturulması ve kovuşturulması şikayet bağlı olup olmadığına bakılmaksızın uzlaşma kapsamındaki suçlardan olmasına karşın, CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemleri yapılmadan eksik kovuşturma ile mahkumiyet kararı verilmesi, hükmüm bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/06/2018 tarihine oy birliğiyle karar verildi.” Yine Yargıtay 18. CD’nin Esas No: 2016/ 5986, Karar No: 2018/9961, Tebliğname No: 4-2015/44909 tarihli kararına göre; “…TCK’nın 116/4. maddesinde düzenlenen cebir veya tehdit suretiyle konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun oluşabilmesi için, sanık tarafından kişilere karşı bağının bulunmaması, şiddetin veya tehdidin konut dokunulmazlığını bozma amacına yönelmiş olması ve bu amacın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılması gerekir. Yargılamaya konu somut olayda, sanığın konuta girdikten sonra mağduru yaralayıp, tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında, gündüz saatlerinde gerçekleştirilen konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun ne şekilde cebir veya tehdit kullanılarak işlendiği açıklanmadan ve sanığın tehdit olarak kabul edilen sözleri hükümde açıklanmadan yetersiz gerekçeyle TCK’nın 116/4. maddesi gereğince hüküm kurulması..Suç tarihi itibariyle, TCK’nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçuyla birlikte işlenen konut dokunulmazlığının ihlali ve yaralama suçları uzlaşma kapsamında olmayıp, yapılan uzlaşma işlemleri bu nedenle de geçersiz ise de, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK’nın 253/1. madde hükmü uyarınca, anılan tehdit suçu uzlaşma kapsamına alındığından, aynı Yasa’nın 254. maddesi uyarınca tüm suçlar yönünden yeniden usulünce uzlaştırma işlemleri yerine getirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2016/6487 Esas, 2018/9343 Karar)
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Nitelikli Hallerinin Şikayete Bağlı Olup Olmadığı
Mağdurenin kesici aletle yaralandığının tanımlanmasına göre, basit yaralama suçunun silahla işlenmesi halinde şikayete tabi olmadığı gözetilmeksizin, kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşmesine karar verilmesi; Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, TCK’nın 116/4 ve 119/1-a-c maddeleri uyarınca birden fazla kişiyle birlikte gece sayılan saatte silahtan sayılan bıçakla işlenmesi halinde şikayete tabi olmadığı gözetilmeksizin kamu davasının şikayetten vazgeçme ve harici uzlaşma nedeniyle düşmesine karar verilmesi, kanuna aykırı ve Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görülerek, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/02/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2015/44780 Esas, 2018/1351 Karar)
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Haksız Tahrik
Sanığın aşamalardaki değişmeyen, birbiriyle uyumlu ifadelerinde mağdur sanık (G)’nin annesine bağırarak ittirmesi ve kendisine hakaret etmesi üzerine kavga ettiklerine dair savunmasının, diğer mağdur sanık (A)’nın beyanları ile de doğrulanması ile mağdur-sanık (G)’nin mahkeme aşamasında alınan beyanında; sanığın annesine bağırdığını ve sanığa sinkaf etmiş olabileceğini belirtmesi karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmemesi, kabule göre de; Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının uygulanması zorunluluğu, bozmayı gerektirmiş ve sanık (G)’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2016/15066 Esas, 2018/13550 Karar)
Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Durumu
Sanıkla katılanın resmi nikâhlı karı koca olup suç tarihinde aralarındaki boşanma davasının devam ettiği, sanığın ara sıra eve gelip kaldığı, ancak katılanın bundan rahatsız olması nedeniyle kapının kilidini değiştirdiği ve olay günü sanığın eve gelip anahtarıyla kapıyı açamaması üzerine kapıyı zorlayarak içeriye girmeye çalıştığı olayda, taraflar arasında ayrılık kararı bulunmaması ve sanığın evde kalmasını yasaklayan herhangi bir tedbir kararının da bulunmaması katılanın oturduğu meskeni öteden beri sanıkla birlikte ortak kullandıklarının anlaşılması karşısında, sanığın eve girme hakkı bulunmaması nedeniyle üzerine atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2008/34239 Esas, 2009/7828 Karar)
Ev Sahibinin Kiracıya Karşı Konut Dokunulmazlığı İhlal Suçunu İşlemesi
Müştekinin, sanığın babasının maliki olduğu dairede kiracı olarak oturduğu, sanığın babası olan Sevdai Mirad’ın kira artışını konuşmak üzere müştekinin oturduğu dairenin giriş kapısı önünde sesli şekilde tartıştıkları sırada, bir üst katta oturan sanığın bu tartışma seslerini duyması üzerine, olay sırasında kendi dairesinin giriş kapısı içinde durmakta olan müştekiye yönelerek, dairenin giriş kapısından adımını içeriye sokarak içeride bulunan terliği müştekiye fırlattığı sırada müştekinin eşinin araya girerek sanığı kapının dışına ittirmesi nedeniyle sanığın müştekinin dairesinin dışına çıkması şeklinde gelişen olayda, sanığın eyleminin zorla geceleyin konut dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, eylemin ihkak-ı hak suçunu oluşturduğundan bahisle suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2007/8698 Karar)
Konutta Fiilen Oturum Olmaması
Konutun kişilerin devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerler olduğu kabul edilmekte olup, dosya kapsamına göre şikâyetçi Ercan Cansız’ın şantiye sorumlusu olarak çalıştığı kaba inşaatı bitmiş halde yapımı devam eden Ekşioğlu Tatil Sitesi isimli sitede henüz fiilen oturulmadığı anlaşılmasına rağmen, ne suretle konut kabul edildiği denetime olanak sağlayacak şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan yeterli olmayan gerekçe ile mahkûmiyet hükmü kurulması bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2016/18284 Esas, 2017/1693 Karar)
Garaj ile Konut Arasındaki Mesafenin Uzak Oluşu ve Eklenti Değerlendirmesi
Olay yeri inceleme tutanağı, keşif tutanağı, bilirkişi raporu ve olay yeri fotoğraflarına göre, sobanın çalındığı garajın, yakınanın konutuna 20 metre mesafede olduğu ve konutla bitişik konumda bulunmadığı, konutun eklentisi sayılmasını sağlayacak şekilde herhangi bir etrafı çevrili bahçe içinde de bulunmadıklarının anlaşılması karşısında; suçun işlendiği yerin ne suretle konut veya eklentisi olarak kabul olunduğu kararda tartışılıp açıklanmadan suça sürüklenen çocuklar hakkında konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan mahkûmiyet hükümleri kurulması bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2012/28669 Esas, 2013/17068 Karar)
Girişi Açık Rızaya Bağlı Olmayan Yerlerin İşyeri Olarak Değerlendirilemeyeceği
Suça konu müştekiye ait çantanın, müştekinin çalışmakta olduğu orman işletme şefliğinde bulunan bir masanın üzerinden mesai saatleri içinde alınması suretiyle atılı suçların işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, müştekinin çantasının yerinde olmadığını fark etmesi üzerine poliste verdiği ifadesinde, orman işletme şefliğine giren üç çocuktan şüphelendim, şeklindeki beyanı nazara alındığında, suça sürüklenen çocuklar orman işletme şefliğine girdiklerinde kendilerine müdahale edilmediği anlaşılmakla, somut olayda suçun gerçekleştiği yerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/2. maddesi uyarınca açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerlerden olduğu cihetle, unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan suça sürüklenen çocuğun beraati yerine yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 17. Ceza Dairesi, 2017/1620 Esas, 2017/7106 Karar)
İşyeri Değerlendirmesi
Müracaat görgü ve tespit tutanağında işyerinin metruk binayı andırdığının belirtildiğinin, müşteki Cengiz Çetinöz’ün soruşturma aşamasındaki 25/06/2013 tarihli beyanından olay yerinin her tarafı 3,5-4 m. yüksekliğinde beton duvar ile çevrili, üzerinin bir kısmı beton ile bir kısmı da çinko ile kapalı olan ve depo olarak kullandığı işyeri olduğunun anlaşılması karşısında, bahse konu işyerinde herhangi bir ticari faaliyetin sürdürülüp sürdürülmediği, bu yerde iş yeri sahibinin ya da işçilerin sürekli bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenip, herhangi bir işyerinin eklentisi niteliğinde olmayan ve sadece malzeme deposu olarak kullanılan bir yerin işyeri dokunulmazlığını bozma suçuna konu olamayacağı da göz önünde bulundurularak, mahallinde yapılacak keşif ile suça konu yerin işyeri vasfında olup olmadığı belirlenerek ve sonucuna göre işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2014/37817 Esas, 2017/6433 Karar)
Suçun İşlendiği Saatin Belirlenememesi ve Kuşkudan Sanık Yararlanır İlkesi
Saat 00:00 sıralarında 34 V.. 77 plaka sayılı 2002 model Mercedes Benz marka otosunu evinin önüne park ederek saat 01:00 sıralarında ikametinde istirahate ayrıldığını, aynı gün sabah 08:00 sıralarında uyandığında evinin dağınık ve aracının yerinde olmadığını fark ettiğini” belirtmesi karşısında; suçun işlendiği zaman diliminin kesin olarak bilinmemesi nedeniyle kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca eylemin gündüzleyin işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekmiştir.
(Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2012/23044 Esas, 2013/8388 Karar)