Telefon

0 552 389 71 35

 

Adres

Karabaş Mh. Hafız Binbaşı Cd. Mecit Kavan Apt. No: 8 Daire 8 İzmit/Kocaeli

Mühür bozma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 203. Maddesinde düzenlenen ve kamu güvenine karşı suçlar başlığı altında yer alan manevi unsur olarak kasten işlenebilen bir suçtur. Buna göre mühür bozma veyahut mühür fekki suçu ; bir şeyin varlığının mevcut koşullarda korunması ya da muhafazası adına yetkili makamlarca konulan mührün kaldırılması ya da mührün bozulması veyahut mührün konulma amacına aykırı hareketler bütünü hareketler olarak tanımlanabilir. Mühür bozma suçunda kamu hukuku kurallarını dinlememekte ısrar eden, izin ya da ruhsat gereken işlemlerde izinsiz veyahut ruhsatsız iş görmek gibi amaçlarla hareket eden kimseleri cezalandırmak ana amaçtır. Günümüzde en sık işlenen suçlardan biri olan mühür bozma suçu toplumun her hiyerarşisinde karşımıza çıkabilmektedir.

Mühür Bozma Suçu Nasıl İşlenir?

Yukarıda zikrettiğimiz mühür bozma suçu iki farklı şekilde işlenebilmektedir.

  • Mührün Kaldırılması : Yetkili makamca ya da ilgili kanun dayanak yapılarak konulan mührün kaldırılması halinde mühür bozma suçu oluşmaktadır. Bu mührün hangi şekilde, nasıl kaldırıldığının bir önemi olmayıp mührün kazınması, mührün yırtılması, mührün yakılması ya da mührün işlevsiz hale getirilmesi şeklinde olabilir.
  • Mührün Konulma Amacına Aykırı Kullanım : Burada yukarıda bahsettiğimiz mührün kaldırılması tarzında bir işlem olmayıp mührün konulma amacına aykırı bir kullanım mevcuttur. Örneğin, bir dükkanın işletmesinde ruhsat ya da izin belgesinin eksikliği nedeniyle mühür konularak kapanması ihtimalinde dükkanın mühürlenerek kapalı durumda olmasına rağmen işletilmesi halinde mührün konulma amacına aykırı kullanım hareketiyle mühür bozma suçu meydana gelir.

Mühür Bozma Suçunun Cezası

Mühür bozma suçuna ilişkin en çok merak edilen sorulardan biri mühür bozma suçunun cezasının ne olduğudur. Türk Ceza Kanunu’nun 203.maddesi gereği mühür bozma suçunun cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Mühür bozma ya da mühür fekki suçuna ilişkin mahkemece hapis cezası verilmesi halinde bu ceza adli para cezasına çevrilemeyecektir. Ancak ilgili hapis cezasına ilişkin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması , ya da Cezanın Ertelenmesi durumları oluşabilmekte olup lehe olan hükümler değerlendirilip ona göre hareket edilmelidir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli Para Cezası, suçun işlenmesine müteakiben hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi ya da hapis cezası ile birlikte adli para cezası verilmesi durumudur. Mühür bozma suçuna yönelik hapis cezasına hükmedilen durumlarda hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

Cezanın Ertelenmesi, işlenen suça yönelik tesis edilen hükümdeki cezanın infazının ertelenmesi, şartlı olarak vazgeçilme durumudur. Mühür bozma suçundan kaynaklı hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, işlenen suç nedeniyle sanığın aleyhine hükmedilen cezanın 5 yıl boyunca sonuç doğurmasının ertelenmesini ve 5 yıl sonunda sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Mühür bozma suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür.

Mühür Bozma Suçunda Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Mühür bozma suçu şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer almadığından yetkili makamlarca re’sen soruşturulur. Bu sebeple suça yönelik herhangi bir şikayet süresi yoktur. Bu noktada zamanaşımı meselesine değinmekte fayda olduğu kanaatindeyiz. Suçun genel zamanaşımı 8 yıl olup 8 yıl içerisinde her türlü durumda yetkili makamlarca re’sen soruşturulması ve kovuşturulması gerçekleştirebilir. 8 yıllık dava zamanaşımı dolduğunda ise suçun soruşturulması yapılamayacaktır.

Uzlaşma, suçun mağduru ve sanığı arasında soruşturma aşamasında dava sayısının artmasının önüne geçebilmek ve toplumu oluşturan bireyler arası barışın sağlanabilmesi adına oluşturulmuş bir kurumdur. Uzlaşma dosyalarında suçun mağdurunun gerçek veya tüzel özel kişi olması gerekir. Mühür bozma suçunun mağduru kamu olduğundan suç uzlaşma kapsamında değildir.

Mühür bozma suçlarına yönelik gerçekleştirilecek kovuşturma faaliyetleri asliye ceza mahkemesi tarafından gerçekleştirilir.

Mühür Bozma Suçuna İlişkin Emsal Yargıtay Kararları

Mühür Bozma Suçu ve Elektrik Enerjisi Hırsızlığı

Türkiye özelleştirme uygulamaları nedeniyle elektrik dağıtım bölgelerine ayrılmış ve elektrik dağıtımı belli iller açısından bölünerek bir bölge oluşturulmak suretiyle özel hukuk alanında faaliyet gösteren şirketlere ihale suretiyle verilmiştir. Nitekim 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 57. maddesinin 27.4.1995 tarih ve 4105 sayılı Yasayla değişik (a) bendine göre ‘Bu Kanun hükümleri gereğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ye 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz’ denilmektedir. Yine 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 14.03.2013 tarih ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda özel şirketlere devlet veya kamu idarelerine ait mühürleme yetkisi verildiğine ilişkin yasal bir düzenleme bulamamakta, sadece 4628 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 25.09.2002 tarihli ‘Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/3. maddesinde ‘Dağıtım lisansı sahibi-tüzel kişi, kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektriğini keserek Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağı belirtilmiştir. Bu sebeplerle özel hukuk tüzel kişisi olan şirketlerin kamu gücü veya yetkili makam sayılmasına imkan bulunmadığı, bu nedenle de TCK’nun 203. maddesi kapsamında eylemin hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığı kabul edilmelidir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi bu yasa kapsamındaki eylemlerden dolayı verilen mahkumiyet kararlanın suçların yasallığı ilkesine aykırı görerek bozmuştur: 2565 sayılı Yasa hükümleriyle getirilen ve idarenin düzenleyici işlemleriyle konulan yasaklamalar, yasakların uygulama alanı ve bu alanların sınırlarının belirlenmesine dair bu düzenlemeler TCK.nun 2. maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Bu durum karşısında, 5252 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK.nun 2 ve 5. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 2565 sayılı kanunun 21. Ve 26. maddelerinde suçu tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) ve atılı eylemin artık suç oluşturmadığının kabulü gerekmektedir. Mühür bozma suçunun konusu, suç ile korunan hukuki yarar, mühürleme yapmaya yetkili makamlar hususunda 1940’lardan bugüne süren Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması, öğretideki görüşler, özelleştirme uygulamalarına ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemeler ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gözetildiğinde, elektrik dağıtım ve satış hizmetlerinin özelleştirilmesinden sonra lisans sahibi özel şirketlerin kaçak ve usulsüz elektrik kullanılması dolayısıyla sayaçları mühürlemeleri mümkün ise de bu mührün bozulması veya mühürlemenin amacına aykırı hareket edilmesi eylemleri (karşılıksız yararlanma, hırsızlık veya mala zarar verme gibi) başka bir suç oluştursa da TCK’nın 203. Maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunu oluşturmaz. Elektrik piyasasını denetlemek ve düzenlemekle görevli EPDK’ya bile mühür bozma suçu yönünden kanun koyucunun vermediği mühürleme yetkisini, hukuk, özelliklede ceza hukuku ile bağdaşmayan endişe ve maslahatlardan hareketle, yorumla özel şirketlere verildiğinin kabul edilmesi; eylemleri mühür bozma suçunu oluşturmadığı halde yılda binlerce insanın bu suçtan mahkumiyetine neden olmak ve bu husus, Anayasa’nın 13. maddesinde ifade edilen ‘Temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak, kanunla sınırlanabileceğine’ ilişkin hükme de aykırılık oluşturacaktır.

( Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2014/2-455 Esas, 2014/541 Karar )

Kaçak Elektrik ve Mühür Bozma Suçu

Sanığın evinde kullandığı elektrik sayacı borcundan dolayı 29/08/2006 tarihinde TEDAŞ görevlilerince mühürlendiği, 08/06/2007 tarihinde yapılan kontrolde ise mührün bozularak elektrik kullanımına devam edildiği anlaşılmakla birlikte, sanık savunmasında suç tarihinde çalışmak amacıyla İstanbul’da bulunduğunu, sayacın mühürlendiğini öğrenerek eşine para gönderdiğini ve eşinin de bu parayla elektrik borcunu ödediğini ve daha sonrada bir TEDAŞ görevlisine elektriği açtırdığını bildiğini fakat kendisinin herhangi bir eylemi olmadığını beyanla atılı suçu reddetmiş olması ve mahkemede tanık olarak dinlenen sanığın eşi Yeter’in sanığın savunmasını doğrular mahiyette beyanda bulunmasıyla birlikte 08/06/2007 tarihli tutanakta kaçak elektrik kullanan hanesinde sanığın eşinin adı yazılı olup imzadan imtina ettiğinin de anlaşılması karşısında, sanığın eşi Y.D. hakkında suç duyurusunda bulunulup hakkında dava açılması halinde her iki dosya birleştirilerek kanıtların birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 s. Kanunun 8/1 inci maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

( Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2011/9814 Esas, 2012/9811 Karar )

Mühür Bozma Suçu ve HAGB

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, 5271 Sayılı C.M.K.nın 231. maddesinde sayılan nesnel ( objektif ) ve öznel koşulların değerlendirilip buna dair gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı, bu sebeple hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan 5271 Sayılı C.M.K.nın 231/6-a. maddesinde gösterilen, “kasıtlı suçtan mahkum olmama” nesnel ( objektif ) koşulunun bulunduğu, aynı Kanun’un 231/6-c. maddesinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair nesnel ( objektif ) koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zararlar olduğu, ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı, mühür bozma suçunun da zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı gözetilerek, 5271 Sayılı C.M.K.nın 231/6. maddesinin ( b ) bendinde belirtilen, “kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” öznel ( sübjektif ) koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, “kurum zararı giderilmediğinden” biçimindeki yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediğinin açıklanması bozmayı gerektirmiştir.

( Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2014/909 Esas, 2015/3249 Karar )

Mühür Bozma Suçu ve İşyerinin Kim Tarafından Çalıştırıldığının Tespiti

Sanığın savunmasında, mühürleme tutanağının düzenlendiği işyerinin üvey annesi S.S. tarafından işletildiğini, suçlamayı kabul etmediğini, mührü bozup işyerini çalıştıranın S. S. olduğunu beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından; mahallinde zabıta vasıtasıyla araştırma yapılarak suça konu tutanakların düzenlendiği işyerini mühürleme ve fek tarihleri itibariyle fiilen kimin işlettiği, sanığın bu işyerini çalıştırıp çalıştırmadığı, işyerinin sorumluluğunun kime ait olduğunun çevreden, özellikle komşu işyerlerinden sorulup araştırıldıktan ve sanığın beyanında ismi geçen S.S.’ın da tanık sıfatıyla beyanı alındıktan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 22.1.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

( Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2014/7472 Esas, 2015/961 Karar )

Mühür Bozma Suçu ve Mühürleme Tutanağındaki İmza

Sanığın savunmasında “suça konu işyeri için ruhsat alabilmek amacıyla başvuru yaptığını ancak işyerinin bulunduğu binanın iskan izni olmadığından ruhsat verilmediğini, bunun üzerine işyerinde K.Ş.E. isimli şahsı yetkilendirerek kendisinin İstanbul’a döndüğünü, bundan sonra mühürleme işleminin yapıldığını, kendisinin bilgisi dışında K. tarafından mührün bozularak faaliyete devam edilmiş olduğunu” beyan etmesi ve 26.6.2006 tarihli mühürleme tutanağında sanığın yerine A.D. isimli kişinin imzasının bulunması karşısında, sözkonusu tutanağı düzenleyen tutanak mümzilerinin tanık sıfatıyla beyanları alınıp o tarihte işyerini kimin çalıştırdığının, mühürleme işlemi sırasında kimin hazır bulunduğunun sorulması, işyerini fiilen işleten kişi olduğu ifade edilen K. Ş.E.’la tutanakta imzası bulunan A.D.’nin de beyanları alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-) Kabule göre de; kayden sabıkasız olup kişiliği hakkında dosyaya yansıyan olumsuz bir özelliği bulunmayan ve talimat yoluyla savunması alınan sanık hakkında “Cezanın sosyal ve uyarma amacı, önleme durumu, suçun işleniş şekil ve özelliğiyle sanığın kişiliği, duruşmalardaki tutum ve davranışları ve izlenen yapısıyla işlediği suç sebebiyle yarattığı tehlike hali ve olayın vehametiyle savunmalarındaki samimiyetsizlikle olayın asayişi bozucu niteliğiyle kastındaki yoğunluk suç işlemekteki ısrarlı tutumu da birlikte değerlendirilerek verilen cezaların ertelenmesi halinde ilerde bir daha suç işlemekten çekinmesine sebep olacağına dair Mahkememize vicdani kanaat gelmediğinden” bahisle dosya kapsamına uygun düşmeyen yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle T.C.K.nun 51 ve C.M.K.nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

( Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2012/8817 Esas, 2013/9237 Karar )

Mühür Bozma Suçu ve Seçimlik Hareketler

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Karşılıksız yararlanma suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Katılan kurumun zararını tazmin etmiş olan sanık hakkında, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, esastan inceleme yapılarak yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINAbozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2 maddesi uyarınca sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/4-a maddesine göre CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Mühür bozma suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarına gelince;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2014/2–455 E., 2014/541 K. sayılı ve 09/12/2014 tarihli kararında açıklandığı gibi mühür bozma suçu, mührün kaldırılması veya konuluş amacına aykırı hareket edilmesi ile oluşmaktadır. Seçimlik hareketlerden birinin yapılması ile suç oluşur. Suçun seçimlik hareketlerinden ilki, kanun veya yetkili makamın emri ile konulan mührün kaldırılmasıdır. Mührün kaldırılması fiili, mührün konulduğu eşya üzerinden sökülmesi ya da bozulması şeklinde işlenebilir. Suçun oluşumu açısından diğer seçimlik hareket ise; mührün konuluş amacına aykırı davranılması olarak düzenlenmiştir. Bu seçimlik hareketin gerçekleştirilmesinde, konulan mührün fiziken kaldırılması suçun oluşması açısından şart değildir. Somut olayda sanığın yaşadığı evde Köhler marka, 12241866 seri numaralı, idareye kayıtlı olmayan sayaç ile abone olmadan elektrik kullandığı, suça konu sayacın 10/03/2011 ve 28/04/2011 tarihlerinde görevliler tarafından mühürlenip elektriğin kesildiği ve 21/06/2011 tarihinde yapılan kontrolde ise aynı sayaç ile abonesiz elektrik kullanmaya devam edildiğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu olayda mührün fiziken kaldırılması söz konusu olmayıp, mührün konuluş amacına aykırı davranılıp davranılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, gerektiğinde tutanak tanıkları da dinlenilerek sanığın mührün konuluş amacını ortadan kaldıracak şekilde herhangi bir davranışı bulunup bulunmadığı da araştırılıp değerlendirilerek, yine dosya içindeki belge örneğine göre sanık hakkında mühür bozma suçundan Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 26/05/2011 gün ve 2011/3586 sayılı iddianamesi ile 10/03/2011 suç tarihli başka bir dava daha açıldığının anlaşılması karşısında, söz konusu dava dosyası getirtilip incelenerek gerektiğinde birleştirilmeleri, mümkün olmaması durumunda ilgili evrakların onaylı birer suretleri temin edildikten sonra incelenip zincirleme suç hükümleri değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 18/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

( Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2015/15810 Esas, 2015/21119 Karar )

bosanma-davasi-yargitay-kararlari