Her davranışın bir sonucu muhakkak vardır. İnsanların davranışlarını doğru , yanlış , iyi , kötü olarak nitelendirmek toplumda yaşayan insanların görevi değildir. Devlet vatandaşları cezalandırma yetkisine sahip olsa da bu yetki sınırsız değildir. Ayrıca keyfi olarak devlet vatandaşlarını cezalandıramaz. Kanunun suç saydığı fiiller ve bu fiilleri gerçekleştiren kişilerin ne şekilde cezalandırılacağına yönelik hususlar belirli haldedir. Hiç kimse kanunda suç sayılmayan bir fiil nedeni ile cezalandırılamaz. İşbu biz bu ilkeye suçta ve cezada kanunilik ilkesi demekteyiz. Yasama organı kanunu yapar ve kanunlar ile cezaları tayin eder. Kanunları sadece yasama organı yaptığı için idare düzenleyici işlemlerle suç ve ceza içeren kurallar koyamazlar , böyle bir yetkileri yoktur
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi Nedir?
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi en temel ceza hukuku ilkelerinden biri olup bu ilke Anayasamızda dahi güvence altına alınmıştır. En temel haklarımızdan biri olan özgürlük hakkımızı kısıtlayan cezalar kanunla belirlenmeli ki insanlar davranışlarının sonuçlarını bilerek hareket etme alanı elde etmiş olsunlar. Özelikle ilkenin daha iyi anlaşılabilmesi adına kanundaki tanımlamalarına aşağıda yer verilmiştir.
Anayasa’nın Suç ve cezalara ilişkin esaslar başlıklı 38. Maddesinin 1.fıkrasında ;
“…Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez…” ,
Türk Ceza Kanunu’nun Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi başlıklı 2. Maddesi ;
“… (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz…” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir kimsenin bir eylemi nedeni ile cezalandırılabilmesi için o eylemin kanunlarla açık bir şekilde suç olarak tanımlanması gerekmektedir. Ayrıca kanunda söz konusu fiilin karşılığında ne şekilde cezalandırılacağı da açıkça düzenlenmiş olmalıdır. Önemle belirtmek gerekir ki bu ilke sayesinde hakimlerin bireyleri keyfi olarak cezalandırmaları da önlenmektedir. Yasa koyucu da bu ilke sayesinde insan haklarına ve demokratik anayasal haklara ters düşen yasalar yapamayacaklardır.
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin Sonuçları
Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin çeşitli sonuçları mevcuttur. Bunlar :
- Belirlilik ilkesi ,
- Kıyas yasağı
- Ceza kanunlarının geçmişe yürümemesi olarak belirtilebilir.
Suç ve cezaların kanunda açık bir şekilde belirli olması çok önemlidir. Suç ve cezalar yoruma açık olmayacak şekilde açık ve seçik olmak zorundadır.
Her eylemin cezası kanunda tanımlanmalıdır. Eylemler birbirine benziyor diye kanunda hiç tanımlanmamış bir eylem hakim tarafından kanunda suç olarak sayılan fiil ile kıyaslama yapılarak kişi cezalandırılamayacaktır. Bu durum kıyas yasağının görünümünü oluşturmaktadır. Ayrıca hakim kıyas yaparak suç yaratamaz.
Ceza kanunlarının geçmişe yürümemesi de anlattığımız bu ilkenin bir diğer görünümüdür. İşlendiği tarihte suç olmayan bir fiilin daha sonra ceza kanunu ile suç sayılması halinde fiilin işlendiği tarih dikkate alınacak ve kişi bu nedenle cezalandırılamayacaktır. Bahsettiğimiz bu geçmişe yürümeme yasağı fail lehine yorumlanır. Bu da şu anlama gelmektedir. Fail fiili işlediğinde kanunda suç olarak tanımlanmış ve cezalandırılması amacıyla kamu davası devam ediyorken aynı fiil kanunda suç olmaktan çıkarılır ise bu durumda kişi ceza almayacak artık o fiil suç sayılmadığından bu durum da failin lehine olduğundan beraat edecektir.