Ülkemizde her gün binlerce uyuşmazlık mahkemenin önüne gelmektedir. Kimi zaman işçilik alacakları, kimi zaman miras payına düşecek bedel, kimi zaman maddi zarara yönelik tazminatın hesaplanması, bazen de satın alınan araçta ayıp olup olmadığı vs. gibi uyuşmazlıkların nasıl çözüme kavuşturulacağı merak edilmektedir. Hakim önüne gelen uyuşmazlıklarda hakkaniyetli karar verebilmek adına, teknik bilgiler gerektiren hususlarda alanında uzman ehil kişilerden uyuşmazlık hakkında rapor düzenlemesine karar vermektedir. Herkes için çok büyük öneme sahip olan husus ise dosyaya atanacak bilirkişinin konusunda uzman, teknik bilgiye sahip olup olmadığı, yapacağı hesaplamanın yöntemi ve raporun sonucunda mahkemenin nasıl bir karar vereceği hususudur. Bilirkişi tarafından hazırlanan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporunun detaylı bir şekilde incelenmesi, eksik ve hatalı kısımlarına ilişkin itirazı süresi içerisinde mahkemeye sunarak yeniden bilirkişi incelemesi talep edilmesi elzem olup bu tarafların hukuken hak kaybına uğramamaları açısından çok ama çok önemlidir. Gerek asliye hukuk, gerekse tüketici veya iş mahkemelerinde alınan bilirkişi raporlarına yönelik olarak Tuzcuoğlu Hukuk Bürosu olarak alanında uzman İş Avukatı, Gayrimenkul Avukatı, Şirketler Avukatı olarak dosyaya sunulan raporları detaylı olarak inceliyor eksiklikler ve hatalı hesaplamalara yönelik itirazlarımızı süresi içerisinde sunarak mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirmeler ile dosyayı karara çıkartarak aleyhinize bir sonuç doğmasını engelleyerek müvekkillerinin mağdur olmaması ve hakkına kavuşması adına titizlikle dava süreçlerini yürütüyoruz.
BİLİRKİŞİ RAPORU NEDİR?
Bilirkişinin Tanımı : 6100 sayılı HMK’nın 266 ile 287. Maddeleri arasında bilirkişi incelemesi düzenlenmiş olmasına rağmen bu maddelerin hiçbirinde bilirkişinin doğrudan bir tanımı yapılmamıştır. Bilirkişi bir davada özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren , hakim tarafından çözümü bilinmeyen konularda oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişi olarak tanımlanabilir. Bilirkişi olacak kişilerin Bilirkişi Kanunu madde 10’da yer alan şartları taşıması gerekmektedir. Ayrıca bilirkişiler görevlerini ifa ederlerden kamu görevlisi sıfatını taşımaktadır.
Bilirkişi raporu doktrinde takdiri delil olarak kabul edilmektedir ve hakim tarafından serbestçe değerlendirilir. Bu husus HMK m. 282’de “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” Şeklinde açıklanmıştır. Hakim raporu değerlendirirken ne tamamen rapordan bağımsız hareket etmeli ne de tamamen rapora bağımlı kalmalıdır.
Hakim yapmış olduğu değerlendirme sonucunda raporu yeterli derecede tatmin edici bulmaz ise ek rapor isteyebilir ya da yeni bir bilirkişi dosyaya atayabilir.
Bilirkişi Raporunda Yer Alması Gereken Hususlar : Bilirkişi raporunda yer alması gereken hususlar HMK m. 279/f. 2 hükmünde “…Tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla…düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir.” şeklinde sayılmıştır. Bunlara ek olarak Bil. Yön. m. 55/f. 1’de ise görevlendirmeyi yapan merci, dosya numarası, görevlendirme tarihi ve süresi gibi hususların da bilirkişi raporunda yer alması gerektiği düzenlenmiştir. Raporda olabildiğince sade bir dil kullanmaya özen gösterilmelidir. Rapor kısa ve yüzeysel olmamalı, kapsamlı ve gerekçeli hazırlanmalıdır. Nihayetinde raporun sonuç kısmı açık ve net bir biçimde kaleme alınmalı ve bilirkişi tarafından imzalanmalıdır. Bilirkişi raporunun imzasız olması veya heyet halinde görev yapan bilirkişilerden bir veya birkaçının imzasının eksik bulunması durumunda o rapor hükme esas alınamaz.
Bilirkişinin Hukuki Nitelendirme ve Değerlendirmede Bulunma Yasağı : HMK md 279/f. 4 hükmünde “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.”; Bil. K. m. 3/f. 2 ve Bil. Yön. m. 5/f. 2 hükmünde de “Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” şeklinde ayrı ayrı ve açıkça vurgulanmıştır. Zaten hukuki konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı HMK da açıkça düzenlenmiştir. Bazı Yargıtay kararlarında uyuşmazlığın çözümü için hukukçu bir bilirkişi atanması gerektiğinin kabul edildiği de görülmektedir.
BİLİRKİŞİ TAYİNİ
Dosyanın bilirkişiye gönderilmesine hakim ara karar ile karar verir. Ara kararında bilirkişinin kim olduğunu, hangi konuda uzman olduğunu, ne ile ilgili inceleme yapılmasını istediğini ve bilirkişiye bu raporu tanzim etmesi için ne kadar süre verildiğini belirtir. Hakim bilirkişiye sorulacak soruları belirlemeli, bilirkişi de bu belirlenen konunun dışına çıkmadan, konu hakkında özel ve teknik bilgisine dayanarak inceleme yapmalı ve görüşünü mahkemeye bildirmelidir.
Bilirkişi Sayısının Belirlenmesi : Genel kural sadece bir kişinin bilirkişi olarak görevlendirilmesi iken istisnai olarak bu sayı arttırılabilir. HMK m. 267 “…tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” Şeklinde düzenlenmiştir. Birden fazla uzmanlık alanının bir araya getirilmesi ve birleştirilmesi gereken durumlar söz konusu olursa, tek sayıda birden fazla bilirkişi görevlendirilebilir. Böyle durumlarda birden fazla bilirkişi görevlendirilmesinin gerekçesi açıkça gösterilmek zorundadır. Sadece bir bilirkişi belirlenmesinin ikinci istisnası ise diğer kanunlarda açıkça birden fazla bilirkişi seçilmesi gerektiğine dair düzenleme bulunmasıdır. Buna örnek olarak kamulaştırma kanununda düzenlenen 15/f-2 maddesi verilebilir.
Bilirkişinin Görev Alanının Belirlenmesi : Bilirkişinin inceleme yapacağı konunun kapsamı sınırları açıkça belirlenmeli, bilirkişinin cevaplaması gereken sorular belirtilmeli, raporun verilme süresi kararlaştırılmalıdır. Mahkeme ara kararında bilirkişinin ücretini ve bilirkişinin gerçeğe aykırı görüş bildirmesi halinde TCK’nın ilgili hükümleri gereği cezalandıracağını da bildirmelidir.
Uygulamada mahkeme tarafından ara kararında sadece dosyanın bilirkişiye tevdiine şeklinde yazıldığı ve dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği görülmektedir. Bu durum açıkça HMK md 273 ün ihlali niteliğinde olmaktadır. Nitekim Yargıtay da bilirkişinin görev alanının belirlenirken gerekli özenin gösterilmemesini bozma sebebi olarak kabul etmiştir.
Bilirkişi Raporunun Hazırlanma Süresi : Bilirkişiye raporu hazırlayıp vermesi için tanınacak olan sürenin takdiri, hâkime aittir. Hâkim süreyi belirlerken, bilirkişiden istenilen özel veya teknik bilginin ve sorulan soruların yoğunluğunu göz önünde bulundurmalıdır. Ancak bilirkişiye raporunu hazırlaması için verilecek olan süre üç ayı geçemez. Bununla birlikte bilirkişinin talebi ile bir defaya mahsus olmak ve yine üç ayı geçmemek üzere süre uzatılabilir. Yani dosya bilirkişiden maksimum 6 ayda dönmek zorundadır.
Bazı kanunlarda bilirkişi raporunun hazırlanma süresi daha da kısa kararlaştırılmış olabilir. Örneğin Kamulaştırma Kanunu’nda bilirkişi taşınmaz malın değerini 15 gün içinde tayin edecektir.
Bilirkişi raporunu süresi içinde hazırlayamazsa mahkeme iki farklı karar verebilir. Ya dosyaya başka bir bilirkişi atar ve önceki bilirkişiye ücret ödenmemesi ile bilirkişi kuruluna sevk edilmesini talep eder ya da bilirkişiyi görevden almaz ancak raporu hazırlayana yeni bir görev verilmez. Bu durumda da yine bilirkişilik bölge kuruluna durumu bildirir. Bu yaptırımın uygulanması için süresi içinde raporu hazırlayamayan bilirkişinin kusurlu olması gerekir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ
Bilirkişi raporu mahkemeye verildikten sonra raporun örnekleri davanın taraflarına tebliğ edilir. Vekil varsa vekile tebligat yapılır. Taraflara rapor tebliğ edildikten sonra ; taraflar bilirkişi raporunu inceleme fırsatı bularak rapora ilişkin eksikliklerin tamamlanması veya belirsizliklerin giderilmesini ya da yeni bir bilirkişi atanmasını talep edebilmeleri için rapora karşı itiraz haklarını kullanırlar. Tarafların rapora itiraz hakları rapor kendilerini tebliğ edildikten sonra doğar.
Raporun tebliğ edilme süresi ile ilgili olarak HMK m. 280 hükmünde “…verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” ibaresine yer verilerek duruşma gününden önce tebliğ edilmesi gerektiği hususu düzenleme altına alınmıştır ancak usul ekonomisi ilkesi gereği bir an önce taraflara tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Bilirkişi Raporuna İtiraz Edebilecek Kişiler : Bilirkişi raporuna sadece taraflar itiraz edebilir.
Bilirkişi Raporuna İtirazın Şekli : Taraflar itirazlarını yazılı veya duruşmada sözlü olarak yapabilirler. HMK m. 281/f. 1 “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” şeklindeki hükmünde, rapora itiraz edilebilmesi için, özel bir şekil şartı aranmamıştır. Yargıtay kararlarında bilirkişi raporuna itiraz edilirken itiraz sebeplerinin belirtilmesi gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Bilirkişi Raporuna İtirazın Süresi : Taraflar bilirkişi raporu kendilerine tebliğ edildikten sonra iki hafta içerisinde rapora karşı itiraz edebilirler. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan sürenin dolması ile artık bilirkişi raporuna itiraz etme hakkı ortadan kalkmaktadır. Bu iki haftalık süre mahkemenin kararıyla kısaltılamaz. Tanınan bu sürenin uzatılması ile ilgili bir düzenleme kanunda mevcut değildir. Nitekim HMK’da süresi içinde rapora itiraz edebilme durumunun zor olduğu hallerde taraflara iki haftayı geçmeyecek şekilde ek süre verilebilmesi yönünde bir değişiklik yapılması gündemdedir.
Bilirkişi Raporunda İtiraz Edilebilecek Hususlar: Davanın taraflarının bilirkişi raporunda itiraz edebilecekleri hususlar HMK m. 281/f. 1 hükmünde “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. İlgili düzenleme gereği taraflar bilirkişi raporuna karşı itirazlarını üç sebebe dayandırabilir.
1-Rapordaki eksikliklerin tamamlattırılmasıdır.
2- Raporda belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını talep etmektir.
3- Bilirkişi raporunu hazırlayan kişinin yeterliliği konusunda kendisinde oluşturmasıdır.
Bilirkişi raporuna itiraz bu üç sebeple sınırlı değildir. Örneğin raporda maddi hatalar olduğuna yönelik itirazda bulunulabilir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDİLMESİNİN SONUÇLARI
- İtirazın Haklı Bulunmaması
Hakim itirazları haklı bulmazsa itiraz talebini reddedebilir. Ancak gerek doktrinde gerekse de Yargıtay kararlarında itirazın yerinde olup olmadığı hususunun da özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden bahisle mahkemenin bu itirazları kendiliğinden reddetmemesi gerektiğini ve ek rapor alınmasını ya da yeni bilirkişi görevlendirilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus hakimin rapora itirazları neden reddettiğine ilişkin mantıklı ve bilimsel veriler ışığında gerekçelendirip gerekçelendirmediğidir.
- Bilirkişiden Ek Rapor Alınmasına Karar Verilmesi
Hakim yapılan itirazları değerlendirdikten sonra eğer bilirkişinin bilgisine ve uzmanlığına yönelik bir itiraz yapılmamış ise diğer hususlar ile ilgili olarak aynı bilirkişiden ek rapor düzenlemesine karar verebilir. Asıl rapor ile bilirkişinin hazırlayacağı ek rapor arasında çelişkiler olursa bu durumda hakim yeni bir bilirkişi atayarak dosyayı ona tevdi edebilir.
- Yeni Bilirkişi İncelemesi
Rapora yapılan itirazlar doğrultusunda hakim dosyaya yeni bir bilirkişi atayabilir. Önemle belirtmek gerekir ki itirazlar bilirkişinin şahsına, bilgisine veya uzmanlık alanı ile ilgili ise hakimin yeni bilirkişi ataması daha doğru bir karar olacaktır. Hazırlanacak yeni raporda aslında eski raporda yer alması gereken bilgilerin yer alması gereklidir. Yargıtay’ın görüşüne göre, mahkemeye sunulan iki bilirkişi raporu arasında çelişkiler varsa üçüncü bir bilirkişi incelemesi yapılarak çelişkilerin giderilmesi yönündedir.
>>> Dikkatinizi Çekebilir: Tüm Dilekçeler
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ ETMEMENİN SONUÇLARI
Bilirkişi raporu tebliğ edildikten sonra iki hafta içerisinde tarafların bu rapora karşı itiraz edebileceklerinden bahsetmiştik. Ancak taraflar bazen bu iki haftalık süre içerisinde itiraz etmezler yani süreyi kaçırabilirler bazen de bilerek ve isteyerek bu rapora itiraz etmeyebilirler. Rapora itiraz edilmemesi usul hukuku açısından bazı sonuçlar doğurmaktadır.
Taraflardan sadece biri itiraz eder diğeri itiraz etmez ise ; bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf için rapor kesinleşir. İtiraz üzerine ek rapor veya yeni rapor alınır ve bu rapor itiraz eden aleyhine bir durum yaratır ise bu durumda ek rapor veya yeni rapor değil ilk rapor hükme esas alınmalıdır. Buna hukuk dünyasında usuli kazanılmış hak diyoruz.
Her iki taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez ise rapor taraflar için kesinleşir. Ancak hakim için bir kesinleşme söz konusu olmadığından hakim taraflardan bağımsız olarak bilirkişiden ek rapor veyahut yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verebilir.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ DİLEKÇE ÖRNEĞİ
KOCAELİ __________ MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
Dosya Esas No : 2020/____
DAVACI :
VEKİLİ : Av. Hakan TUZCUOĞLU
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : …/…/… tarihli bilirkişi raporuna yönelik beyanlarımızı ve itirazlarımızı içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Sayın Mahkemeniz huzurunda yargılama safahatına devam olunan uyuşmazlık konusu olaya ilişkin olarak dosya muhteviyatına sayın bilirkişi ………. Tarafından ibraz edilen __/__/2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin tarafımızca kabulü mümkün değildir.
Sayın bilirkişi tarafından tanzim olunan rapor muhteviyatında, sayın mahkemenizin …/…/… tarihli celsesinde 1.nolu ara kararı ile kararlaştırılan hususların hepsini kapsar şekilde ve her soruyu cevaplayan bir rapor tanzim edilmemiş olup sayın bilirkişi tarafından uyuşmazlık hakkında yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan işbu raporun tanzim edildiği kanaatini taşımaktayız. Dosya muhteviyatında yerini alan bilgi ve belgelerin raporun tanziminde göz önüne alınmadığı ve raporun bu hali ile hükme esas alınabilecek mahiyette olmadığı hususunun sayın mahkemenizce de tespit edilebileceğine olan inancımız tamdır. Ayrıca değinmemiz gerekir ki rapor muhteviyatında bir çok yerde hesap hataları bulunmaktadır.
Yukarıda izah ettiğimiz hususlar doğrultusunda sayın mahkemenizden yukarıda zikrettiğimiz itirazlarımız dikkate alınarak yeni bir bilirkişi tayin edilmesini ve yeniden rapor tanzim edilmesini müvekkilimiz adına talep etme zorunluluğumuz doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklamış olduğumuz ve sayın mahkemenizce re’sen dikkate alınacak nedenlerle __/__/2021 tarihli bilirkişi raporuna yönelik itirazlarımızın kabulü ile dosya kapsamında farklı bir bilirkişiden rapor aldırılmasına yönelik karar tesis edilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz… __/__/2021
Davacı Vekili
Av. Hakan TUZCUOĞLU