
Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?
Bir kadın ve erkek arasında usulüne uygun olarak yetkilendirilmiş evlenme memuru önünde birbirleri ile evlenmek istediklerine yönelik irade beyanlarını açıklamaları doğrultusunda evlenme gerçekleşir. Evlenme ile eşler mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir aile kurmayı ve bunu devam ettirmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak eşler evlilik birliğinin gereği olarak üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getiremiyorlar ise bu şekilde bir evlilik sürdürmeleri kendilerinden beklenemez.
Boşanma , eşlerden birisi tarafından açılan boşanma davası neticesinde hakimin vereceği karar doğrultusunda evlilik birliğinin ileriye dönük olarak sonlanmasını ifade eder. Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’muzda düzenlenmiş olup bunlar özel ve genel sebepler olarak belirtilebilir. Boşanma sebepleri kanunda sınırlı sayıda olacak şekilde düzenlenmiş olup
Boşanma sebepleri olarak zina, pek kötü davranış, hayata kast ve onur kırıcı davranış, haysiyetsiz hayat sürme, suç işleme, terk, akıl hastalığı, evlilik birliğinin temelden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve fiili ayrılık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu başlık altında ise aldatma sebebine dayanarak açılan boşanma davasının şartları ve sonuçları üzerinde durulacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesine göre, eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Zina, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunması olarak tanımlanabilir. Eşler evlilik birliği kurulduktan sonra evlilik birliğinin devamı süresince birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü altındadırlar. Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 185.maddesinde eşlerin birbirlerine sadık kalmak zorunda olduklarına yönelik düzenleme ile hüküm altına alınmıştır. Eşlerin cinsel anlamda birbirlerine sadık olmaları da sadakat yükümlülüğünün bir sonucu olup eşler fiilen ya da hakimin kararı ile ayrı yaşadıkları hallerde de cinsel sadakat yükümlülüğü ile bağlıdırlar. Eğer bu yükümlülük taraflardan birisi tarafından ihlal edilirse zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı aldatılan eşe tanınmaktadır.
Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Koşulları :
1-Hukuken Geçerli Bir Evlilik Bulunması: Bir evliliğin hukuken geçerli olması için bizim hukukumuza göre bir erkek ile bir kadının yetkili evlendirme memuru huzurunda evlenme iradelerini bizzat ve aynı anda sözlü olarak beyan etmeleri gereklidir. Bu şekilde gerçekleştirilmez ise evlilikten söz edilemez. Dini nikah ile birlikte yaşayanlar veyahut fiilen birlikte yaşayan çiftler birbirlerine böyle bir dava açamazlar.
Evlilik mutlak ya da nispi butlan ile sakat olsa dahi hakim tarafından bu yönde bir karar verilmediği takdirde hukuken geçerli bir evlilik söz konusu olacağı için zina nedeniyle boşanma davası açılabilecekken evlenmenin yokluğu durumunda zina sebebiyle boşanma davası açılamaz. Evlenmenin yokluğu durumlarına örnek olarak ; evlenmenin ayrı cinsten kimseler arasında yapılamaması, evlenme esnasında tarafların bizzat hazır olmaması verilebilir.
2-Eşlerden Birisinin Eşi Dışında Karşı Cinsten Veya Aynı Cinsten Biriyle Cinsel İlişki Yaşaması : Evli bir kadının kocasından başka bir erkekle veyahut evli bir erkeğin karısından başka bir kadın ile cinsel ilişki yaşaması halinde zinadan bahsedilir. Evli bir erkeğin başka bir erkekle cinsel ilişki yaşaması da Yargıtay’ın son verdiği karar ile zina olarak kabul edilmektedir. Travesti, homoseksüel insanlarla ilişkiye girmek de zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı verir. Cinsel ilişkinin gerçekleşmediği; ilişki yaşamaya teşebbüs etme, yakın beden teması, öpüşme, sevişme zina sayılmaz. Ancak Yargıtay zinaya teşebbüsün zinaya karine teşkil ettiğine yönelik kararlar vermektedir.
3-Kusur : Zina eden eşin kusurlu olması gerekir. Yani cebir ve şiddet kullanılarak bayıltılarak ya da uyuşturucu madde verilerek tecavüze uğrayan kadının kusuru olmadığı için ona karşı zina sebebiyle boşanma davası açılması mümkün değildir. Eş tehdit sonucunda cinsel ilişki yaşamış ise bu tehdidin kendi şaşına, eşine ya da çocuğunun yaşam ve vücut bütünlüğüne ilişkin olması zina sayılmaz iken malvarlığı değerine ilişkin tehdit sonucunda cinsel ilişki yaşarsa bu durum zina olarak kabul edilir.
4-Tek Bir Sefer Gerçekleşmiş Olması Yeterlidir : zinanın tekrar etmesi aranmamaktadır. Yalnızca bir kere bile bir başkası ile cinsel ilişki yaşayan eş zina yatmış olup ve zina nedeniyle boşanma davası açılması için yeterlidir. Cinsel ilişki yaşanılan üçüncü kişinin evli veyahut bekar olmasının da bir önemi yoktur.
Önemle belirtmek gerekir ki boşanma davası açılmış olması evlilik birliğini sona erdirmediğinden bu süreçte gerçekleşen zina eylemi de evlilik devam ederken gerçekleşmiş kabul edilir. Boşanma kararının kesinleşmesine kadar eşler birbirlerine sadakat yükümlülüğü ile bağlıdırlar.
Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi
Öncelikle belirtmek gerekir ki boşanma davası açabilmek için aldatılan eşin zina eden eşini affetmemiş olması gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 161.maddesine göre affeden eşin dava hakkı yoktu. Zina sebebiyle boşanma davasının zinanın öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde ve herhalde zina fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl içinde açılması gereklidir.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?
Boşanma davasına bakmakla görevli olan aile mahkemesinde bu dava ikame edilecek olup sadece boşanmanın özel sebeplerinden olan zina nedenine dayanılarak açılan boşanma davasında eğer hakim aldatmanın varlığı noktasında şüpheye düşer ve siz elinizdeki deliller ile bu iddianızı ispat edemezseniz davanız reddedilir ve boşanma gerçekleşmez. Bu neden bizim önerimiz hem aldatma nedenine hem de genel boşanma sebeplerine dayanarak bu davanın ikame edilmesidir. Şayet aldatma ispatlanamaz ise hakim bu sefer tarafların kusurlarına değinerek genel boşanma nedenine dayalı olarak kararını verecektir.
Boşanma Davasında Aldatmanın İspatlanması ve Deliller
Zina sebebine dayanabilmek için eylemin cinsel ilişki seviyesine varması gerektiği kabul edilmekle birlikte bu ilişkinin ispatı kolay olmamaktadır. Kişinin cinsel hayatı en mahremi olduğundan delillere ulaşmak oldukça zordur. Bu nedenle zina sebebine dayalı boşanmada her türlü delille ispat mümkün kabul edilmektedir. Doktrinde bu deliller için; e-postalar, mektuplar, tanık ifadeleri, fotoğraflar, doğan çocuğun DNA testi sonucu gibi örnekler verilmiştir.
Ancak burada önem arz eden husus delillerin hukuka uygun olup olmadığıdır. Kişinin fotoğrafı, ses kaydı, video kaydı veya günlüğü gibi delillere dayanılması kişilik hakkını ihlal ediyorsa bu tür deliller hukuka aykırı olarak kabul edilir ve Yargıtay’a göre bu delillere dayanılarak zina sebepli boşanma davası açılması mümkün değildir. Örneğin dedektif tarafından çekilen fotoğraflar, eşin bilgisayarına casus programının yüklenmesi ile elde edilen deliller, eşin rızası dışında kaydedilen cd gibi deliller hukuka aykırı olduklarından ispatta dikkate alınmazlar. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus aldatma fiilinin ispatı amacı dışında yapılan ses, fotoğraf ve video kaydedilmesinin bazı suçların oluşmasına neden olduğudur. İşlenen fiil ile ; Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu veya şartları mevcut ise konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarına konu olabilir.
Sosyal medyada alenileştirilen paylaşımları ve ortak konutta erişebilir bir yerde bulundurulan fotoğraf, video ve günlük hukuka uygun delil olarak kabul edilir.
Zinanın ispat konusunda zorluklar olması nedeniyle Yargıtay zinaya dayalı boşanma davasında zinanın gerçekleşmesi bakımından bazı kriterler kabul etmektedir. Birlikte tatile çıkmak, aynı otel odasında kalmak, düğün yapılması, cinsel ilişki yoluyla bulaşan bir hastalığa yakalanması durumlarında zina eylemi gerçekleşmiş olduğu kabul edilir.
ALDATMA (ZİNA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI
Medeni Kanunun 236 maddesi doğrultusunda zina nedeniyle boşanma halinde mahkeme, kusurlu eşin katılma alacağının, yani artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya bu hakkın ortadan kaldırılmasına karar verebilir. Bu oran hakimin takdirindedir. Hakim aldatmanın özellikleri, evliliğin süresi, çocuk olup olmaması gibi birçok kriteri dikkate alarak aldatan erkeğe katılma alacağı yani mal verilmemesine de karar verebilir. Boşanma kararı zina nedeninden başka bir nedene dayanırsa mal paylaşımı yarı yarıya yapılır. Burada kanun konuyu adeta eşlerden zina yapanı cinsel sadakate aykırı davrandığı için cezalandırmaktadır. Yukarıda değindiğimiz hususlar edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkündür. Diğer mal rejimlerinde bu hüküm uygulanmaz. Yargıtay, TMK m. 236/II hükmüne dayanan talebin sadece mal rejiminin tasfiyesi davasında ileri sürülebileceği kanaatindedir.
ALDATMA (ZİNA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI YARGITAY KARARLARI
AYNI CİNSTEN KİŞİLERİN CİNSEL İLİŞKİ YAŞAMASI
“….davacı-birleşen dosya davalısı İsmail T’nın hamamda Ahmet Y. İsimli şahısla cinsel ilişkide bulunduğu sırada polis tarafından basıldıkları ve bu nedenle 28.05.2014 tarihli karar ile İsmail T’un alenen cinsel ilişkiye girmek suretiyle hayasızca hareketlerde bulunma eylemi sabit görülerek neticeten 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının TCK’nın 51/1. Maddesi gereğince ertelenmesine , 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri altında bulundurulmasına karar verildiği ve kararın İsmail T. Yönünden 05/06/2014 tarihinde kesinleştiği , zina eylemi yönünden cinsel ilişkide bulunulan şahsın cinsiyetinin bir önem arz etmediği , bu hali ile davacı-birleşen dosya davalısının zina eylemi sübuta ermiş olmakla davalı birleşen dosya davacısı Saniye T’un zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir…”
(İzmir 16. Aile Mahkemesi 2014/495 E.,2015/844 K.)
YAKINLAŞMA FLÖRT ZİNA OLARAK ADLANDIRILAMAZ
“Toplanan delillere göre; davalı kadının barışmadan sonraki “Beşir” adlı kimseyle görüşmesinin ise zina aşamasına ulaşmadığı, bu davranışın güven sarsıcı davranış aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuki sebebine dayalı olarak açılmış davasının reddine karar verilmesi gerekirken; yetersiz gerekçeyle kabulü de isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.”
(Yargıtay. 2. Hukuk Dairesi 2011/17357 esas, 2012/26603 karar, 9.11.2012 tarihli ilam)
ZİNANIN İSPATINDA DEDEKTİFİN ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFLAR HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNDAN DELİL NİTELİĞİ YOKTUR
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı kadına yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan ve dedektif tarafından çekilen fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle kusur belirlemesinde esas alınamayacağı, …”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1268 esas, 2019/3978 karar, 03.04.2019 tarihli ilam)
EŞİN BİLGİSAYARINA YÜKLENEN CASUS PROGRAM İLE ELDE EDİLEN DELİL HUKUKA AYKIRIDIR ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASINDA DELİL OLARAK KULLANILAMAZ
, “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı kadına ait bir sosyal paylaşım sitesi hesabında yer alan görüşmelerin casus yazılım ile elde edildiğinin ve hukuka aykırı delil niteliğinde olan bu görüşmelerin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağının …”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/15763 esas, 2018/4706 karar, 09.04.2018 tarihli ilam)
EŞİN RIZASI DIŞINDA KAYDEDİLEN CD HUKUKA AYKIRI DELİLDİR
“… erkeğe yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan CD’nin hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle davalı-karşı davacı erkeğe sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği, …”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2018/5100 esas, 2019/2582 karar, 12.03.2019 tarihli ilam )
ZİNAYA DAYALI BOŞANMA DAVASINDA HUKUKA UYGUN DELİL
“Ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda medeni usul hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir.”
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2002/617 esas, 2002/648 karar, 25.09.2002 tarihli ilam)
BAŞKASI İLE TATİLE ÇIKMAK
“Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu’nun 161’nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/24076 esas, 2018/10959 karar , 15.10.18 tarihli ilam)
Dikkatinizi Çekebilir: Medeni Hukuk
BAŞKASI İLE AYNI ODADA KALMAK, GECEYİ AYNI EVDE GEÇİRMEK
“Davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı boşanma davası, öncelikle “zina” (TMK. m. 161), bunun kabul edilmemesi halinde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK. m. 166/1) sebebine dayandığına göre; sorun, davacı-karşı davalı (kadın)’ın, gerçekleşen eyleminin “zina” olarak kabul edilip edilmeyeceğindedir. Mahkeme, kadının gerçekleşen bu eylemini “güven sarsıcı tutum ve davranış” olarak değerlendirmiştir. Oysa, evli bir kadının, teyzesinin oğlu da olsa otuz yaşında olan bir erkekle tatile gidip, aynı otelde kalması ve bu kişiyi bir kaç kere kocası evde yokken geceleyin müşterek konuta alması zinaya delalet eder. Dosyadaki deliller karşısında kadının zinası gerçekleşmiştir. Öyleyse, karşı boşanma davasının “zina” (TMK. m. 161) sebebiyle kabulü gerekirken, değerlendirmede yanılgı sonucu Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinden boşanma kararı verilmesi doğru olmamıştır.”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/20635 esas, 2015/9686 karar, 11.5.2015 tarihli ilam)
BAŞKASI İLE DÜĞÜN YAPILMASI
“Davacı tanıklarının beyanlarından, davacı kadının daha önce açtığı davadan feragatından sonra davalı kocanın bir başka kadınla düğün yaparak evlendiği ve onunla birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 161. madde koşulları oluşmuştur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirmiştir.”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2005 / 832 esas, 2005 / 2668 karar, 23.2.2005 tarihli ilam)
BOŞANMA DAVASI DEVAM EDERKEN BAŞKASI İLE CİNSEL İLİŞKİ ZİNAYA SEBEP OLUR
“Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-davalı erkeğin, ilk boşanma davası açıldıktan sonraki fiili ayrılık döneminde, Eda isimli kişi ile birlikte aynı hanede yaşamaya başladığı sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında başka bir kadınla karı-koca gibi fiili birlikteliği olan erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2020/1606 esas, 2020/5481 karar, 09.11.2020 tarihli ilam)
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI MAL REJİMİ
“Eşin, artık değer üzerinde pay oranının (katılma alacağının) tümüyle kaldırılmasına ya da azaltılmasına karar verilebilmesi için; boşanmanın özel boşanma sebebi olarak zina (TMK. md. 161) veya hayata kast (TMK. md. 162) nedenine dayalı olarak gerçekleşmiş olması gereklidir.”
(Yargıtay. 2. Hukuk Dairesi, 2010/11719 esas, 2011/12472 karar, 18.07.2011 tarihli ilamı)
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI MAL REJİMİ ARTIK DEĞERE KATILMA ORANINA ETKİSİ
“Ayrıca, TMK.nun 236/2. maddesi hükmü hakkaniyet gereği kusurlu eşin artık değere katılma oranının azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasına ilişkin olup, katılma alacağına ilişkin bu düzenlemenin somut olayda katkı payı alacağı davasında uygulanmamış olmasında her hangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”
(Yargıtay. 8. Hukuk Dairesi, 2010/1096 esas, .2010/3434 karar , 24.06.2010 tarihli ilam)
TMK 236/2. MADDESİNİN UYGULANMASI MAL REJİMİ DAVASI AŞAMASINDA OLUR
“Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde boşanma ve ferileri yanında, zina nedeniyle boşanmaya karar verildiği takdirde, davacı-karşı davalı kocanın Türk Medeni kanununun 236/2. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılım payının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Bu istek boşanmanın fer’isi niteliğinde olmayıp, ancak mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada taraflarca ileri sürülebilir ve mahkemece dinlenebilir. O halde taraflarca usulüne uygun biçimde açılmış mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir dava bulunmadığından davalı-karşı davacı kadının bu talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.”
(Yargıtay 2. Hukuk Daire, 2012/10429 esas, 2013/7427 karar, 05.03.2013 tarihli ilam)