
Türk Medeni Hukukunda çocuk ile babası arasındaki soybağı, ana ile evlilik ve tanıma dışında ana veya çocuk tarafından açılacak bir dava neticesinde hakim tarafından verilecek babalık hükmü ile de kurulabilmektedir. Bu davaya biz babalık davası demekteyiz. Çocuğun nesebinin hukuken tespiti, yalnızca aile bağlarının değil; aynı zamanda nafaka, miras, velayet gibi hakların belirlenmesi açısından da büyük önem taşır. Bu nedenle babalık davası, hem çocuk hem de anne açısından ciddi hukuki sonuçlar doğurur.
Bilindiği üzere evlilik birliği içerisinde doğma şansına erişmiş bir çocuk, hiç kimsenin özel olarak herhangi bir işlem yapmasına ihtiyaç duyulmaksızın kendiliğinden biyolojik ana ve babasına soybağı yönünden bağlıdır. Kanun koyucu evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün içinde doğan çocuklarının babasının koca olduğunu kabul etmektedir. Zikrettiğimiz bu husus babalık karinesi olarak hukuk sistemimizde geçmektedir. Evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlal eden taraflar olabileceğinden bu karinenin çürütülmesine de imkan tanınmıştır. Bu karine soybağının reddi davası ile çürütülebilmektedir. “Soybağının Reddi Davası”na ilişkin makalemizi de inceleyebilirsiniz.
Babalık ilişkisinin kurulması, bazı durumlarda tanıma beyanıyla mümkün olsa da, babanın tanımadığı ya da soybağını reddettiği durumlarda konu yargı yoluyla çözülür. Bu noktada babalık davası devreye girer ve mahkeme tarafından DNA testi başta olmak üzere çeşitli delillerle baba ile çocuk arasındaki biyolojik bağ araştırılır.
Bu makalede; babalık davası nedir, kimler ve kime karşı açabilir, deliller nasıl sunulur, yetkili mahkeme neresidir, hak düşürücü süreler nelerdir gibi sorulara kapsamlı yanıtlar bulabilir, Yargıtay kararlarıyla şekillenmiş güncel uygulamalar hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Babalık Davası Nedir?
Babalık davası, bir çocuğun biyolojik babası ile arasında hukuki soybağının kurulması amacıyla açılan ve Türk Medeni Kanunu kapsamında düzenlenen bir aile hukuku davasıdır. Evlilik dışı dünyaya gelen çocuklarda, annenin beyanı yeterli olmayıp babalık ilişkisi mahkeme kararıyla tespit edilir. Bu tespitin yapılabilmesi için babalık davası açılması gerekir.
Babalık davasının amacı, evlilik dışı doğan çocuğu kendi gönül rızası ile tanımaktan kaçınan yahut ölmüş olması sebebiyle artık böyle bir imkânı bulunmayan genetik babayı belirlemektir.
Babalık davası sonucunda mahkeme, çocuğun biyolojik babasının kim olduğunu belirler ve buna bağlı olarak çocuğun;
- Soyadı,
- Miras hakkı,
- Nafaka hakkı,
- Velayet ve kişisel ilişki kurma hakları gibi pek çok hukuki kazanımı şekillenir.
Bu dava sayesinde çocuk, yalnızca sosyal değil, aynı zamanda ekonomik ve yasal güvence altına alınır. Elde edilen karar, hem çocuk hem de annenin haklarını korurken, aynı zamanda babaya da hukuki sorumluluklar yükler.
Babalık Davasının Açılmasının Önünde Bir Engel Var Mıdır?
Yürürlükte olan Türk Medeni Kanunumuz çerçevesinde babalık davasının açılmasının önündeki tek engel çocuğun mevcut bir soybağının bulunması durumudur. Çocuğun bir erkekle halihazırda mevcut bir soybağı bulunması durumunda başka bir erkeğe babalık davası açamamaktadır. Hakimin babalık davasında karar verebilmesi için çocuğun başka bir erkekle hukuken hangi yolla kurulduğu fark etmeksizin geçerli ve mevcut bir soybağı ilişkisi içinde olmaması gerekir. Bu nedenle evlilik içinde doğmuş bulunan yahut bir kimse ile tanıma, ana ile sonradan evlilik, evlat edinme gibi herhangi başka bir yolla bir erkeğe zaten soybağı yönünden bağlı olan çocuk, bu bağı ortadan kaldırmadığı müddetçe, biyolojik babasının gerçekte bir başkası olduğunu öğrense bile babalık davası açamayacaktır.
Bu durumda öncelikle yapılması gerekilen soybağının reddi davası açmak olup bu dava sonuçlandıktan sonra biyolojik babaya karşı babalık davası açılması gerekmektedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/6402 esas, 2017/10032 karar sayılı ve 06.07.2017 tarihli kararı : “…Mahkemece, ….un dünyaya geldiği 23/02/2006 tarihinde …… ile diğer davalı …’un evlilik birliğinin devam ettiğinden … hanesine kaydedildiği, böylelikle geçerli bir soybağına sahip olduğu, Lütfü Baran ile davalı … arasındaki soybağı red edilmeden babalık davasının dinlenmesinin mümkün olmadığı , babalık davasında diğer davalı …’ un da taraf sıfatının olmadığı, davacı tarafından öncelikle küçüğe kayyım tayin ettirerek … aleyhine soybağının reddi davası açması gerektiği, soybağı davasının kesinleşmesine ve geçerli soybağı ilişkisinin kalkmasına müteakip babalık davasının açılması gerektiği, soybağının reddi davası ile babalık davasının birlikte görülemeyeceğinden, dava şartı yokluğu nedeni ile babalık davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Babalık Davası Nasıl Açılır?
Babalık davası, çocuğun biyolojik babasının mahkeme kararıyla tespit edilmesi amacıyla Aile Mahkemesi’nde açılan bir soybağı davasıdır. Evlilik dışında doğan çocukların babasıyla arasında soybağı bulunmuyorsa, anne ya da çocuk tarafından bu dava yoluyla babalık ilişkisinin kurulması talep edilebilir.
Dava Açılış Süreci
- Dava Dilekçesi Hazırlığı: Davacı taraf (anne veya çocuk), babalık ilişkisinin kurulması talebini içeren bir dilekçe hazırlar. Bu dilekçede, babalık iddiasını destekleyen olaylar ve deliller detaylı olarak sunulmalıdır.
- Görevli Mahkeme: Babalık davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde, dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.
- Yetkili Mahkeme: Dava, çocuğun ya da annenin yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’nde açılabilir.
- Delillerin Sunulması: Mahkeme sürecinde, DNA testi başta olmak üzere tanık beyanları, yazılı belgeler ve diğer bilimsel kanıtlar delil olarak sunulabilir. Mahkeme, talep üzerine taraflara DNA testi yapılmasına karar verebilir.
- Karar Süreci: Yapılan incelemeler sonucunda mahkeme, biyolojik bağın varlığını tespit ederse babalık ilişkisinin kurulmasına karar verir. Karar kesinleştiğinde çocuk, resmi olarak babanın soyadını alabilir ve diğer hukuki haklarına kavuşur.
Babalık davası, sadece bir soybağı ilişkisini değil; çocuğun geleceğini, nafakasını ve miras hakkını da doğrudan etkileyen ciddi bir hukuki süreçtir. Bu nedenle sürecin eksiksiz ve profesyonel şekilde yürütülmesi önem taşır.
Babalık Davasının Tarafları Kimlerdir?
Türk Medeni Kanunun 301. maddesinde çocuk ile baba arasındaki soybağının belirlenmesini mahkemeden ana ve/veya çocuğun isteyebileceği, bu davanın da baba veya baba ölmüş ise onun mirasçılarına karşı açılabileceği düzenlenmiştir.
Babalık Davasında Davacı Sıfatı
Babalık davalarında davacı sıfatı ana ve çocuğa ait olabilir. Davayı ayrı ayrı farklı zamanlarda açabilecekleri gibi ana ve çocuk bu davayı birlikte de açabilirler. Ana ve çocuğun dava hakları birbirinden bağımsız haklardır, buna bağlı olarak birinin açtığı davanın kaybedilmesi prensip olarak diğerinin dava açma hakkını engellemez. Ana ve çocuktan salt birinin açtığı davada davanın kazanılması, davayı açmayan için de etkili olacaktır ve hukuk sisteminde sonuç doğuracaktır.
- Annenin Davacı Sıfatıyla Babalık Davası Açması Durumu
Anne, doğurduğu çocuğun biyolojik babası arasında soybağı ilişkisinin kuralması için bizzat kendisi dava açabilir. Bu dava hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı olan, nisbi nitelikte ve çocuğun dava açma hakkından bağımsızdır. Ana tarafından bizzat açılması gerekir dememizden kasıt şayet anne ölür ise ananın mirasçılarına dava açma hakkı geçmez. Ancak ana davayı açtıktan sonra ölür ise bu durumda mirasçıları davaya devam edebilir.
Çocuk ölür ise ananın dava açma hakkı düşmez. Çocuk vefat etmesine rağmen ananın babalık davası açarak babalığı hüküm altına aldırmak için kişisel ve/veya duygusal sebepleri olabilir, veyahut maddi sebepleri olabilir. Ancak çocuğun ölü doğması durumunda çocuk kişilik hakkı kazanmayacağından ana, babalık davası açamaz. Yani çocuğun bir süre yaşamış olması gerekir.
Ananın dava açabilmesi için çocuğun ana rahmine düşmesi yeterlidir. Ana çocuğun henüz dünyaya gelmediği dönemde de babalık davası açabilir. Çocuk sağ doğduktan sonra açılan davada herhangi bir sorun çıkmayacaktır.
- Çocuğun Davacı Sıfatıyla Dava Açması Durumu
Çocuk, bizzat kendi başına anayı beklemeksizin davacı sıfatıyla babalık davası açabilmektedir. Çocuğun reşit olması veyahut reşit olmasa bile açılacak davanın sonuçlarını algılayabilmek bakımından ayırt etme gücüne sahip olduğunun kabul edildiği hallerde çocuk davayı tek başına açabilir.
Şayet çocuğun ayırt etme gücü yoksa bu durumda çocuğa kayyım atanacak ve babalık davasını çocuk adına kayyım takip edecek ve duruşmalara katılacaktır. Normal şartlarda evlilik dışında doğmuş çocuğun velayet hakkı anadadır ve ana çocuğun yasal temsilcisidir. Fakat babalık davalarında ayırt etme gücü bulunmayan çocuklar anaları tarafından temsil edilemezler. Çünkü ana ile çocuk arasında menfaat çatışması söz konusu olabilir. Ana bu davalarda her zaman çocuğun yararını düşünerek hareket etmeyebilir. Bu nedenle çocuğa kayyım atanmasını hakim Sulh Hukuk mahkemesinden talep edecektir.
Burada belirtmemiz gereken bir diğer husus ise babalık davasını ana tek başına davacı olarak açtığı durumlarda da yine ayırt etme gücü bulunmayan çocuğa kayyım atanması gerekir.
Babalık Davası Kime Karşı Açılır?
Babalık davası, biyolojik babanın kimliğinin mahkeme kararıyla tespit edilmesini amaçlayan bir davadır. Bu nedenle, dava doğrudan babalık iddiasında bulunulan kişiye karşı açılır. Yani anne ya da çocuk tarafından açılan dava, çocuğun biyolojik babası olduğu öne sürülen kişiyi davalı sıfatıyla karşı tarafa yerleştirir.
Babalık davası, ananın kritik dönemde birden fazla erkekle cinsel ilişki kurmuş olması sebebiyle birden fazla erkeğin baba olma olasılığının yüksek olduğu hallerde, birden fazla kişi hakkında açılabilir. Hakim bu dosyalardan hangisini öncelikle ele alacağına karar verdikten sonra babalık ihtimalini her bir davalı açısından tek tek ve re’sen araştırır.
- Babalık İddiası Bulunan Kişi
Davanın muhatabı, annenin veya çocuğun biyolojik baba olarak gösterdiği kişidir. Mahkeme sürecinde bu kişiye karşı deliller sunulur, gerekirse DNA testi yapılır ve soybağı ilişkisinin varlığı araştırılır.
- Baba Hayatını Kaybetmişse
Eğer iddia edilen baba vefat etmişse, dava mirasçılarına karşı açılır. Davanın tüm mirasçılara yöneltilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkeme, gerekli durumlarda DNA testi için mezarın açılmasına da karar verebilir. Yine tüm süreç, çocuğun menfaatleri göz önünde bulundurularak yürütülür.
- Dava Sürecinde Karşı Tarafın Tutumu
Davalı baba, davayı kabul edebilir veya reddedebilir. Ancak nihai kararı verecek olan mercii mahkemedir. Babalık iddiasını destekleyecek kuvvetli delillerin ve uzman raporlarının dosyada yer alması, sürecin sonucunu belirleyen en önemli unsurlardandır.
Babalık davası, yalnızca biyolojik bağın değil, çocuğun soyadı, nafaka hakkı, miras hakkı gibi pek çok hukuki sonucun da temelini oluşturur. Bu nedenle doğru kişiye karşı açılması ve delillerle desteklenmesi büyük önem taşır.
Babalık Davasının İhbarı
Babalık davası ana veya çocuk tarafından açılmışsa Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye ihbar edilir. Dava sadece ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilecektir.
Davaya katılması gereken bu kişiler katılmaksızın davada karar verilirse bu durumda Yargıtay tüm ilgililere dava ihbar edilmediği ve davaya katılmaları sağlanmadığı için kurulan babalık hükmünü bozmaktadır.
Bu nedenle babalık davası açacak tarafın davanın ihbar edilmesi gerektiğini bilerek hareket etmesi ve mahkemeden ihbarda bulunulmasını talep etmesi gerekmektedir.
Babalık Davasında Deliller ve İspat
Babalık davasında, soybağı ilişkisinin kurulabilmesi için davacı tarafın babaya ait olduğu iddia edilen çocuğun biyolojik olarak o kişiden doğduğunu ispatlaması gerekir. Türk Medeni Kanunu’na göre bu tür davalarda ispat yükü, davacı anne ya da çocuk üzerindedir.
Ancak babalık davalarında doğrudan ispatın zor olması nedeniyle, mahkemeler geniş takdir yetkisi kullanarak bilimsel yöntemlere başvurur.
A- Babalık Karinesine Dayanılarak İspat
Türk Medeni Kanununun 302.maddesine göre davalının çocuğun doğumundan önceki 300 gün ile 180. gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması babalığa karine sayılır. Davacı söz konusu bu dönemde davalının ana ile cinsel ilişki kurmuş olduğunu her türlü delil ile ispatlayabilir. Cinsel ilişkinin bir kere kurulması ve gebe kalmayı mümkün kılacak nitelikte olması gerekmektedir. Babalık karinesinden faydalanabilmek için çocuğun doğmuş olması gerekir. Henüz gebe iken doğmamış çocuğun babasının belirlenmesi amacıyla açılan davalarda babalık karinesinden yararlanılamaz. Bu ihtimalde ispat külfeti babalık karinesi dışındaki vasıtalarla yerine getirilecektir.
Babalık Karinesinin Çürütülmesi
Davalı bu karineyi çürütebilmek için ya çocuğun babası olmasının imkansız olduğunu ya da üçüncü bir kişinin baba olma olasılığının daha yüksek olduğunu ispatlayarak bu karineyi çürütebilir.
A- Babalık Karinesine Dayanmaksızın İspat
Babalık davası kamu düzeninden olduğundan ve hakimin re’sen araştırma ilkesi ile hareket ettiğinden tarafların davayı kabul etmeleri, ikrarda bulunmaları hakimin babanın hükmü için yeterli değildir.Günümüz tıbbi gelişmeleri ışığında biyolojik analizler, kan ve kemik dokusu incelemeleri ve çeşitli gen testleri aracılığıyla babalık davalarında babanın kim olduğuna veya olmadığına dair kesin yakın sonuçla belirleme yapmak mümkündür.
- DNA Testi (Genetik İnceleme): En güvenilir ve en yaygın delil, DNA testidir. Mahkeme, tarafların talebi üzerine ya da kendiliğinden bu testi yaptırabilir. DNA testi, %99’un üzerinde kesinlik sağladığından, babalık ilişkisinin kurulmasında en belirleyici delildir.
Burada üzerinde durulması gerekilen husus tarafların soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlü olmalarına rağmen DNA testi yaptırmaktan kaçınırlarsa ne yapılacağı hususudur. Türk Medeni Kanununun 284. maddesinde şayet DNA testi yaptırmak istemezlerde bir zorlama düzenlenmemiştir. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 292. maddesinde uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğunu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde, hâkim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verebileceğini söylemektedir.
2018 yılına gelindiğinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, her iki düzenlemeyi de dikkate alarak çelişen bu iki düzenlemeden hem özel hem de sonraki kanun olan HMK düzenlemesinin uygulanmasının gerektiğine hükmetmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/8-1927 esas, 2018/1471 karar sayılı ve 18.10.2018 tarihli kararı ile ; “…Madde gerekçesinde de; “…uyuşmazlığın çözümü bakımından, davanın tarafları yanında üçüncü kişiler de, zorunluluk halinde, bilimsel verilere uygun olmak, sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak koşuluyla, vücutlarından kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadırlar. İşin önemi dikkate alınarak böyle bir zorunluluk öngörülmüş ve üçüncü kişilerin tanıklıktan çekinme haklarını ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınma yolu da kapatılmıştır.” denilerek, bu nitelikteki davalarda soybağının tespiti için vücuttan kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu açık bir şekilde düzenlenmiştir. Yerel mahkemece, test yaptırmaktan kaçınan davalı hakkında TMK’nın 284/2. maddesi uyarınca incelemeden beklenen sonucun onun aleyhine doğmuş olduğu kabul edilerek karar verildiği belirtilmiş ise de az yukarıda açıklandığı üzere TMK’ya göre sonraki kanun durumunda olan HMK’nda soybağının tespiti için yapılacak inceleme hakkında özel bir düzenleme yapılmış ve bu tür davalarda işin önemine binaen kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu getirilmiştir. Hal böyle olunca, kamu düzenine ilişkin olan babalık iddiası hakkında doğru sonucun elde edilebilmesi için sonraki kanun olan ve özel düzenleme içeren HMK’nın 292. maddesi hükmünün uygulanması ve alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekmektedir…” şeklinde karar verilmiştir.
- Tanık Beyanları: Babanın çocukla olan ilişkisine dair çevresel tanıklıklar, sosyal ilişkiler, ekonomik destek veya babanın çocuğu fiilen sahiplenmiş olması gibi hususlar tanık beyanları ile desteklenebilir. Bu beyanlar tek başına yeterli olmasa da, delil bütünlüğü açısından önemlidir.
- Yazılı Belgeler ve Mesajlar
- Baba ile anne arasındaki iletişim kayıtları (mesajlar, e-postalar vb.),
- Çocuğun masraflarının karşılandığına dair banka dekontları,
- Doğum sonrası babanın çocuğu sahiplendiğine dair belgeler,
babalık ilişkisinin varlığını destekleyen deliller arasında yer alabilir.
- Sosyal İnceleme Raporları: Mahkeme, gerektiğinde sosyal hizmet uzmanlarından sosyal inceleme raporu talep ederek, tarafların yaşam koşulları ve ilişkileri hakkında bilgi edinir.
Delil sunumu ve ispat süreci, davanın seyrini doğrudan etkiler. Bu nedenle hukuki destek alınması ve delillerin eksiksiz hazırlanması büyük önem taşır.
Babalık Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Babalık davasının hukuki geçerliliğe sahip olabilmesi için doğru mahkemede açılması gerekir. Bu kapsamda, hem görevli mahkeme (hangi türde mahkeme bakar) hem de yetkili mahkeme (hangi yer mahkemesi bakar) belirli kurallara bağlanmıştır. Yanlış yerde açılan davalar usulden reddedilebilir ya da süreç gereksiz yere uzayabilir.
Görevli Mahkeme
Babalık davaları, Türk Medeni Kanunu gereğince bir aile hukuku davası olduğu için bu davalara Aile Mahkemeleri bakar.
Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu yetki Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kullanılır; ancak asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla bu davaları görür. .
Yetkili Mahkeme
Babalık davasında yetkili mahkemeler, taraflardan birinin, yani genetik babanın, ananın yahut dava çocuk tarafından açılmışsa çocuğun dava ya da doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemeleri olacaktır.
Davacı, bu seçeneklerden kendisi için en uygun olanı tercih edebilir. Bu esneklik, davacının mağduriyet yaşamaması amacıyla tanınmıştır.
Doğru görevli ve yetkili mahkemede açılan babalık davası, hem sürecin hızlanmasını sağlar hem de davanın usulden reddedilme riskini ortadan kaldırır.
Babalık Davasında Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
Babalık davasının çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabileceği hükme bağlanmıştır. Ancak bu davanın açılması belli başlı sürelere bağlıdır. Davanın belirlenen yasal süreler içinde açılmaması halinde hak kaybı yaşanabilir. Bu nedenle, sürelere dikkat edilmesi büyük önem taşır.
Anne Tarafından Açılacak Davalarda
Ananın davacı sıfatıyla davayı açma hakkı doğumdan başlayarak 1 yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süredir, yani sürenin dolması durumunda dava açma hakkı sona erer. Mahkeme, bu süreyi re’sen dikkate alır.
Ananın bir yıllık süre geçtikten sonra, gecikmesini haklı kılan sebepler varsa bu sebebin kalkmasından itibaren 1 ay içinde babalık davası açması mümkündür.
Çocuk Tarafından Açılacak Davalarda
Anayasa Mahkemesi’nin 27.10.2011 tarihli 71/143 sayılı kararı ile bugün çocuğun davacı sıfatıyla açacağı babalık davalarında herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır.
Babalık Davasının Sonuçları Nelerdir?
Babalık davası sonucunda çocuk ile baba arasında soybağı tesis edilir. Bunun yanında TMK madde 304 anaya babalık davası ile birlikte ileri sürebileceği yahut ayrı bir dava ile talep edebileceği bazı giderlerinin karşılanması imkanı da tanımaktadır.
Ana, TMK 304’te sayılan mali talepleri isterse babalık davası ile birlikte isterse babalık hükmü kurulduktan sonra ayrı bir dava ile ileri sürebilir. Başta doğum giderleri, doktor, hastane masrafları, kullanılan ilaçlar gibi gebeliğin başından itibaren doğumla ilgili olarak yapılan sağlık harcamalarını talep edebilir. Ancak bunu talep ederken bunları delillendirmesi gerekmektedir. Masraflara yönelik fatura, belge vs mahkemeye sunmalıdır.
Ana doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderlerini de baba veya mirasçılarından talep edebilmektedir. Bu giderler kira, ev giderleri, gıda ve diğer zorunlu giderleri kapsar. Ancak yine bunları delillendirmesi gerekir.
Ana gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri de örneğin gebelik nedeniyle başka ameliyatlar olunması gerekmiş ise buna yönelik masrafları talep edebilecektir.
Çocuğun ölü doğması veya doğumdan bir süre sonra ölmesi ananın mali haklarını ileri sürmesine engel teşkil etmez.
Ana ölür ise mali talepte bulunma hakkı mirasçılarına geçecektir.
Şayet gebeliğe neden olan cinsel ilişki ananın kişilik hakkını ihlal ediyorsa ana manevi tazminat talep etme hakkına da sahiptir. Ancak manevi tazminat talebi ayrı bir tazminat davası olarak açılmalıdır ve aile mahkemesi bu davada görevli mahkeme değildir. Manevi tazminat talebinin asliye hukuk mahkemesinde açılacak dava ile ileri sürülmesi gerekmektedir.
Ayrıca ana çocuğun bakım ve eğitim giderleri için babanın mali gücü oranında bu giderlere katılmasını talep edebilecek, mahkemeden iştirak nafakasına hükmedilmesini talep edebilecektir.
Çocuk açısından değerlendirme yapılacak olur ise baba ile çocuk arasında soybağı kurulduktan sonra çocuk babanın soyadını kullanma hakkına sahip olur. Çocuk kendisi lehine nafaka talep edebilir ve ayrıca babanın mirasçısı sıfatını kazanır.