Telefon
0 552 389 71 35
Adres
Karabaş Mh. Hafız Binbaşı Cd. Mecit Kavan Apt. No: 8 Daire 8 İzmit/Kocaeli
Kocaeli ve çevresindeki illerde faaliyet gösteren Tuzcuoğlu Hukuk Bürosu olarak aile hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda olduğu gibi müvekkillerine nafaka bağlanması noktasında da tüm tecrübesi ile hukuki süreçlerinde nihayete erdirene kadar hukuki hizmet vermekteyiz.
Nafaka ; genel olarak boşanma davası devam ederken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zor duruma düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay düzenli olarak ödenmesi gereken paradır. Nafaka ödemekle yükümlü olan kişi için bu borç kişisel bir borç doğurmakla birlikte başkasına devredilemez ve ölümle sona erer. Yani nafaka ödeyecek kişi vefat ettikten sonra mirasçıları nafaka ödemeye devam etmeyeceklerdir. Nafaka alan kişinin evlenmesi ile veyahut maddi olarak zor durumunun ortadan kalkması halinde nafaka ödemesi artık sona erer. Taraflar nafaka miktarını sözleşme ile kararlaştırabileceği gibi dava yoluna başvurarak hakimin takdir edeceği bir nafaka miktarının kendilerine ödenmesini de talep edebilirler.
Tedbir Nafakası Davası
Tedbir nafakası boşanma davası açılmadan önce veyahut da boşanma davası devam ederken eşlerden birisinin veya reşit olmayan çocukların geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka çeşididir. Tedbir nafakası geçici nitelikte bir koruma sağlamaktadır.
Boşanma Davası Açılmadan Önce Tedbir Nafakası : Taraflar henüz boşanmamışken veyahut mahkeme tarafından aykırılık kararı verilmeden önce eşlerden birisinin ayrı yaşamada haklı olduğunu ispatlaması durumunda diğer eşten nafaka talebinde bulunabilir. Örneğin kocanın uyuşturucu bağımlısı olması, şiddet uygulaması, kocanın karısını aldatması gibi durumlarda kadın haklı sebebe dayanarak ortak konutu terk ederek kocadan tedbir nafakası talep edebilir. Veyahut da aralarında hiçbir sorun yokken kocanın durup dururken ortak konutu terk etmesi durumunda kadın eş yine nafaka isteme hakkına sahiptir. Nafaka talep eden eş ayrı yaşamada haklı olduğunu her türlü delil ile ispat edebilir. Eşlerden nafaka talep eden eşlerden birisinin yerleşim yerindeki aile mahkemesinde bu davayı ikame edebilir. Açılacak davada talep edilen yıllık nafaka miktarı üzerinden nispi harç alınır. Eş yanında reşit olmayan çocukları da kalması durumunda çocuklar için de tedbir nafakası talep edebilir. Taraflardan birisinin talebi üzerine koşullar değiştiğinde, nafaka talep etme sebebi ortadan kalktığında hakime başvuracak ve tedbir nafakasının kaldırılmasını veyahut da değiştirilmesini talep edecektir. Bu durumda hakim tarafından durum değerlendirilecek , tedbir nafakasının miktarının artıp artmayacağı veyahut mevcut nafaka miktarının azalıp azaltılmayacağı ve de nafakanın tamamen kaldırılıp kaldırılamayacağı hususunda karar verilecektir.
Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Tedbir Nafakası : Boşanma davası açıldığında eş veya reşit olmayan çocukların geçinmesi için tedbir nafakasına hakim hükmedebilir. Davayı kimin açtığı veya kimin kusuru ile bu davanın açıldığı önemli olmamakla birlikte boşanma davası sonuçlanıncaya kadar tarafların yükümlülüklerinin devam ettiği hususu göz önüne alındığında mahkeme boşanma davası kesinleşene kadar tedbir nafakasına hükmedebilir. Bu kararı vermek için eşlerin ekonomik ve sosyal durumları araştırılır, geçimi sağlamak adına ne kadar bir miktara ihtiyaç olduğu değerlendirilir. Hakim tarafından boşanma davası devam ederken verilen tedbir nafakası icra yolu ile tahsil olunur ve boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren ödeneceği hakim tarafından karar verildiğinden o şekilde icraya konulmalıdır. Eşlerden birisi için verilen tedbir nafakası boşanma davası kesinleştiğinde yoksulluk nafakasına dönüşür.
Boşanma davası devam ederken çocuklar için verilen nafakaya da tedbir nafakası denilir. Bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devam eder. Velayet hakim tarafından geçici olarak hangi eşe verildi ise çocuklar adına dava devam ederken verilen tedbir nafakasını da o eş talep edecektir.
Hakim tarafından tarafların ne iş yaptığı, kazandıkları ücretin ne kadar olduğu, üzerlerine kayıtlı malvarlığı olup olmadığı, çocukların yaşları ve eğitim durumları, ortak konutun kira olup olmadığı, boşanma davası devam ederken ortak konutu kimin kullanacağı, yeme içme giyinme barınma sağlık ulaşım gibi ihtiyaçları göz önünde bulundurarak nafaka ödeyecek eşin maddi gücü oranında belli bir nafakaya hükmedecektir.
Dava devam ederken ara karar ile hakim tarafından verilen tedbir nafakası ilamsız icraya konu olacaktır. Ancak ilamsız icraya konu olduğundan nafaka ödemekle yükümlü eşe ödeme emri tebliğ edildikten sonra 7 gün içinde itiraz etmesi sonucu takip şekli gereği duracaktır. Bu durumda İcra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılması gerekmektedir. Ayrıca nafaka ödeme borçluyu itiraz etmemekle birlikte yine de borcunu ifa etmezse İcra İflas Kanunu madde 344 gereğince nafaka borçlusu aleyhine disiplin hapsi cezası söz konusu olabilecektir. Cezai anlamda da bir sorumluluğun olduğunu da belirtmek gerekir.
İştirak Nafakası Davası
İştirak nafakasını erkin olmayan çocuğun velayeti kendisine verilen eş, diğer eşten talep edecektir. Talep olmaksızın hakim tarafından da iştirak nafakasına hükmedilebilir. Bu nafaka türünde amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlığı, barınması, eğitimi vs. gibi ihtiyaçlarının giderilmesini sağlamak için velayeti kendisine verilmeyen eşin ekonomik gücü oranında katılmasını sağlamaktır. Boşanma veya ayrılık davası devam ederken tedbir nafakası olarak hükmedilen nafaka dosyanın kesinleşmesi sonrasında iştirak nafakasına dönüşmektedir. İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da mahkeme kararı ile ergin sayılması durumunda sona erer. Çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatı devam ediyorsa eğitim hayatı sona erene kadar ödenmeye devam edilebilir. İlköğretim çağındaki bir çocuğun ihtiyaçları ile lise çağındaki bir çocuğun ihtiyaçları farklı olacağından hakim iştirak nafakasına hükmederken bu hususları dikkate alacaktır. Hakim karar verirken iştirak nafakasının sonraki yıllarda miktarının ne şekilde artacağına da kararında yer verecektir. Her yıl TEFE/TÜFE oranında artışına karar verilirse icra takibi başlatılırken bu husus takip talebinde yazılmalıdır. Hakim şayet nafakanın artış miktarını belirlememiş ise ya da şartlar değişmiş ve ekonomik olarak daha yüksek bir bedele ihtiyaç duyulması durumunda nafaka alacaklısı nafaka uyarlama davası açabilecektir. Nafaka borçlusunun ölmesi durumunda nafaka kesilir.
İştirak nafakasının ödenmemesi durumunda icra takibi yoluyla nafaka borçlusunun var ise malvarlığı haczedilerek nafaka tahsil edilmeye çalışılır. Nafaka alacakları 1. Sıradaki alacaklar arasında yer almakla birlikte nafaka alacağının tahsili için emekli maaşına da haciz konulabilir. Ayrıca nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartlar da mevcut ise İİK 344 maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilir.
Yoksulluk Nafakası Davası
Boşanma kararı nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş, diğer eşten bu nafakayı talep edebilecektir. Ancak yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi belli başlı şartlara bağlanmıştır. İlk şart boşanma nedeni ile yoksulluğa düşmektir. Yerleşik içtihatlara göre yeme, içme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi zorunlu ve gerekli görülen ihtiyaçları karşılamaya ekonomik gücü yetmeyen kişi yoksul sayılmaktadır. Nafaka talep eden taraf boşanmaya sebep olan olaylarda nafaka yükümlüsüne göre eşit kusurlu, daha az kusurlu veya kusursuz olmalıdır. Yoksulluk nafakasına hakim re’sen karar veremez. Taraflardan birisinin mutlaka talebi olması gereklidir. Mahkeme karar verene kadar talep edilebilir. Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Ancak nafaka alacaklısı evlenirse, taraflardan birisi vefat ederse kendiliğinden ortadan kalkar. Yoksulluk ortadan kalkarsa, nafaka alacaklısı evlenmeden bir başkası ile birlikte evliymiş gibi yaşarsa veya haysiyetsiz hayat sürerse bu durumlarda nafaka borçlusu mahkemeye başvurarak bu nafakanın kaldırılmasını talep edebilir.
Yoksulluk nafakası boşanma davası devam ederken talep edilmezse boşanma davası kesinleştikten sonra 1 yıl içerisinde dava açılarak talep edilebilir. Bu dava nafaka alacaklısının yerleşim yerinde açılacaktır.
Yoksulluk nafakasının ödenmemesi durumunda yukarıda zikredildiği gibi İİK 344. Maddesi gereğince nafaka yükümlüsünün 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmesi talep edilebilir.
Yardım Nafakası Davası
Yardım nafakası, yoksulluğa düşecek alt soy, üst soy ve kardeşlere talep halinde dava tarihinden itibaren bağlanan bir nafaka türüdür. Yerleşik içtihatlara göre; yeme, giyinme, barınma, sağlık, kültür, ulaşım, eğitim gibi zorunlu ve gerekli harcamaları karşılayamayan kişiler yoksul sayılırlar. Burada önemli olan husus yardım nafakasının mirastaki sıra takip edilerek talep edilebileceğidir. Öncelikle alt soydan nafaka talep edilmesi gerekmektedir. Alt soy yaşıyorken kardeşten nafaka istenemez.
Nafaka Davası Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2-1891/1577 25. 10. 2018 tarihli kararında ; “… Yerel mahkeme tarafından davalı-karşı davacı kadın yararına 23.11.2011 tarihli ara kararı ile aylık 500 TL. tedbir nafakası takdir edilmiş, ancak mahkemece 19.12.2011 tarihli ara kararı ile davacı-karşı davalı kocanın işsiz olması ve hiçbir gelirinin bulunmadığı gerekçesiyle bu tarihten geçerli olarak tedbir nafakasının durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı kocanın işsiz olması ve gelirinin bulunmaması hükmedilen tedbir nafakasının tamamıyla kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum ancak daha önce takdir edilen nafakanın indirilmesi için bir gerekçe olabilir…” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2- 2287/627 30. 05. 2019 tarihli kararı ; “… Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın ( resen ) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak davanın başından itibaren karar kesinleşene kadar hüküm altına alınır. Dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerekir. Boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir…”şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2-2287/627 T. 30. 05. 2019 tarihli kararı : “… her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir…” şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2-3102/ 46 T. 17. 1. 2018 tarihli kararında: “…Somut olayda da davacı erkeğin 09.08.2011 tarihinde açtığı boşanma davasından dört gün önce davalı kadın tarafından 05.08.2011 tarihinde TMK’nın 197. maddesine göre açılmış bağımsız tedbir nafakasının olduğu anlaşılmıştır. Boşanma davasının yargılaması sırasında davalı kadın davacısı olduğu nafaka davasından 04.10.2011 tarihinde feragat etmiş ve mahkemece “feragat sebebiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bilindiği üzere feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir ( 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.309 ); davadan feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ( m. 311 ). Bu açıklamalar ışığında davalı kadın, boşanma davasından önce açtığı bağımsız tedbir nafakası davasından feragat etmekle tedbir nafakası isteğinden geriye dönük olarak vazgeçmiştir. Dolayısıyla tedbir nafakası istemediği yönünde iradesini bildiren davacı yararına iradesinin aksine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğinde olduğundan feragat tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerekmektedir…” şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2-3102/ 46 T. 17. 1. 2018 tarihli kararı: “…Bu madde eşlerin gerek haklı bir sebebe dayanarak gerekse haklı bir sebep olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınmaları ya da ortak yaşamın başka bir sebeple imkânsız hâle gelmesi hâlinde kural olarak geçici önlemlerin alınmasını düzenlemiştir. Kanunda bahsi geçen bu önlemler, ayrı yaşamanın devam ettiği sürece varlığını sürdürür…” şeklindedir.
Yargıtay 2. HD., E. 2021/4645 K. 2021/5308 T. 28.6.2021 kararı ile “Dosya kapsamından; tarafların 14.04.2015 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 15.000 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan 1 yıldan uzun bir süre geçtiği anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ”şeklindedir.
Dikkatinizi Çekebilir: Medeni Hukuk
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/13335 esas, 2016/12661 karar, 28.6.2016 tarihli kararı ; “…Davacı 25.09.2013 tarihinde, protokolün 5. maddesine de dayanarak iştirak nafakası davası açmış, dava… Aile Mahkemesi’ nin 2013/760 esas, 2014/509 karar sayılı ilamı ile kabul edilerek müşterek çocuk İnci lehine 650 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/17939 esas, 2015/4192 karar sayılı ve 16.03.2015 tarihli kararı ile “… Boşanma davasında taraflar arasında düzenlenen protokolün 5.maddesinde İnci’nin öğrencilik sürecinde tüm eğitim masraflarının davalı baba tarafından karşılanacağının belirtildiği anlaşılmıştır. Aslolan sözleşmeye bağlılık ilkesidir. …’nin 8. sınıf öğrencisi olup, kollejde öğrenim gördüğü, okulun yıllık ücretinin 10.557,00 TL olduğu, ayrıca 1.800,00 TL dersane giderinin olduğu anlaşılmıştır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyacı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirden, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozma üzerine aynı mahkemece 2015/319 esas 2015/456 karar ve 07.07.2015 tarihli ilamla çocuk lehine 1.050 TL iştirak nafakasına hükmetmiştir.
Bu durumda, müşterek çocuk İnci için, hükmedilen aylık 1.050 TL iştirak nafakası eğitim giderlerini de kapsamakta olup, bu hüküm, taraflarca anlaşmalı boşanma sırasında imzalanan protokolün 5. maddesini ortadan kaldırmıştır. Artık, davalı babadan, İnci için ayrıca protokole dayanarak eğitim gideri istenilmesi mümkün değildir. Aksi düşünce babanın iki kez eğitim gideri ödemesi sonucunu doğurur. Bu sebeple, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/938 esas, 2018/4539 karar, 04.04.2018 tarihli kararı ; “…Mahkemece ilk kararda tarafların boşanmasına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına 1.500 TL. tedbir – iştirak, kadın yararına 3.000 TL tedbir- yoksulluk ve 150.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiş ve Dairemizin 08.12.2015 tarih ve 2015/6299 esas, 2015/23553 karar sayılı ilamı ile davacı kadının çocukların okul ücretlerinin karşılanması talebi yönünde olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve maddi tazminatın miktarının az olması sebepleri ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, kadın yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmiş ve ortak çocukların okul ücretlerinin davalı erkek tarafından ödenmesine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 182. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre velayetin kullanılması, kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine (iştirak/katılma nafakası) gücü oranında katılmak zorundadır. İştirak nafakası kapsamına yiyecek, giyecek, barınma, sağlık, dinlenme, eğitim, öğretim, harçlık vs. giderleri girmektedir. Durumun değişmesi halinde hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya kaldırır (TMK m. 331).
Somut olayda, daha evvel ortak çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, iştirak nafakası eğitim giderlerini de kapsadığına göre, davalı için “Ortak çocuklarla ilgili okul ücretleri” adı altında ayrı bir yükümlülük getirilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple, davacının, okul ücretlerinin baba tarafından karşılanması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2010/22576 esas, 2011/1865 karar, 15.2.2011 tarihli kararı ; “…Bu hale göre iştirak nafakasının TMK.nun 328/2.maddesi hükmü gereğince yardım nafakasına dönüşmesi çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa mümkündür. TMK.nun 364/1.maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Hükmü mevcuttur. Her iki hükmün birlikte değerlendirilmesi halinde, davalının eğitime devam etmesi sebebiyle şartları değerlendirilerek, tarafların gelir ve içinde bulundukları muhtaçlık durumu, yoksulluğa düşecek olma şartı göz önünde bulundurularak nafakanın kaldırılmayarak yardım nafakası olarak devamı gerekirken, davanın kabulü bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.