Telefon
0 552 389 71 35
Adres
Karabaş Mh. Hafız Binbaşı Cd. Mecit Kavan Apt. No: 8 Daire 8 İzmit/Kocaeli
Ülkemizde kişilerin vefatından sonra onların mirasının nasıl paylaştırılacağı her daim gündeme gelmiştir. Ölen kişinin aktif malvarlığı olduğu kadar borçlarının da mevcudiyeti karşısında yasal mirasçı olacak kişiler bu borçlardan da sorumlu olup olmayacaklarını düşünmekte, bu konuda borcu malvarlığını geçen kişilerin mirasçılarının ne yapmaları gerekliği konusu araştırılmaktadır. Bu noktada tarafımıza gelen hukuki sorulardan biri mirasın reddi dilekçesi nasıl yazılmalıdır? sorusudur. Tuzcuoğlu Hukuk Bürosu olarak alanında uzman Miras Avukatı ile müvekkillerimize hukuki hizmet sağlamaktayız.
REDDİ MİRAS NEDİR?
Miras açılınca, tereke yasa gereği mirasçıların mirası kabul ettiklerine dair bir irade beyanı açıklamalarına gerek olmaksızın bütün halinde mirasçılara geçer. Miras külli bir şekilde intikal ettiğinden aktif ve pasifler ile birlikte mirasçılara geçeceğinden bir takım sakıncalı sonuçlar doğabilecektir. Bu nedenle kanun koyucu ret kurumunu düzenlemişlerdir. Mirasın reddi atanmış ya da yasal mirasçının tek taraflı irade açıklamasında bulunmak sureti ile külli halefiyet esasını etkisiz hale getirmektedir. Mirasın reddi ile mirasçı konumunda olanlar miras bırakanın ölümü anına kadar geçmişe etkili bir biçimde ortadan kalkmaktadır.
Mirasın reddi iki türlü yapılabilmektedir. Bunlardan birincisi mirasın reddine dair açık bir irade beyanı ile (gerçek red) yapılır. Diğeri ise mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli ve resmen tespit edilmiş olması halinde (hükmen red) gündeme gelir.
Mirasın gerçek reddi : terekenin yasal ve atanmış mirasçılarının kanunda öngörülen şartlara uyarak ; mirası kabul etmemek hususundaki arzularını sözlü veya yazılı olarak sulh mahkemesine bildirmeleri ile gerçekleşir. Mirasın reddedilebilmesi için tam fiil ehliyetinin varlığı şart koşulmuştur.
MİRASIN REDDİ NASIL YAPILIR?
Mirasın reddi kayıtsız ve şartsız irade beyanı ile yapılır. Bu irade beyanı sulh hakimine ulaştıktan sonra bu beyandan tek taraflı olarak dönülemez. Şayet şartları mevcut ise ancak reddin iptali davası açılabilir. Ret beyanı yazılı ya da sözlü olarak yapılabilir. Yapılan beyan sulh hukuk mahkemesi tarafından bir tutanakla tespit edilip mahkemedeki özel kütüğe işlenir. Ret beyanı ilgili makama yapıldığı andan itibaren hüküm kazanır. Tutanağın tutulmamış olması veyahut özel kütüğe işlenmemiş olması reddin geçerliliğini etkilemeyecektir. Burada mahkemece tutulan tutanağın ve esas defterine işlemenin kurucu bir değeri yoktur. Ret beyanı ilgili makama varmakla ret işlemi tamamlanmış olur. Mahkemece yapılan kayıtlar bildirici nitelik taşır.
Reddin hukukî sonuç doğurabilmesi için; şart içermemesi, hiçbir şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde açık, kesin ve net bir şekilde olması gerekmektedir. Örneğin terekedeki yalnızca taşınmazı reddediyorum, kardeşlerimden birisi lehine mirası reddediyorum şeklinde ret beyanında bulunulamaz. Bu durumun tek istisnası ; Mirası reddeden mirasçılar kendilerinden sonra gelen koldaki mirasçıların, mirasın resmi tasfiyesinden önce mirası kabul veya reddetmeye davet edilmelerini talep edebilirler. Bu durumda ret keyfiyeti o mirasçılara resmen tebliğ edilir. Bu mirasçıların da bir ay içinde mirası kabul etmemeleri halinde miras onlar tarafından da reddedilmiş sayılır.
REDDİ MİRAS BEYANI HANGİ MAHKEMEYE YAPILIR?
Mirasın reddi beyanı mirasın açıldığı yerde bulunan sulh hukuk mahkemesine yapılmalıdır. Yetkili mahkeme ise miras bırakanın en son yerleşim yeri mahkemesidir.
MİRASIN REDDİ HAKKINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE VAR MIDIR?
Miras üç ay içerisinde ret olunabilir. Ret beyanı bu süre içinde sulh hakimine varmalıdır. Ret süresi hak düşürücü süre olduğundan süreye uyulup uyulmadığı hakim tarafından re’sen incelenecektir. Ret süresinin son günü tatile denk gelirse tatilin ertesi günü ret süresi son bulur.
Yasal Mirasçılar İçin Ret Süresi : Ret süresinin başlangıcı yasal mirasçılar için ölüm ve kendi mirasçılığını öğrendiği andır. Mirasçı mirasçılık sıfatını mirasbırakanın ölümünden çok daha sonraki bir sürede öğrendiğini iddia eder ve bu iddiasını ispat ederse üç aylık ret süresi öğrendiğinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Atanmış Mirasçılar Bakımından Ret Süresi :
1-Vasiyetname ile atanmış mirasçılar bakımından ret süresi : bu mirasçılar bakımından da ret süresi üç aydır. Ancak bu sürenin başlayabilmesi için mirasçı atamasına ilişkin vasiyetnamenin atanmış mirasçıya resmen bildirilmesi gerekmektedir. Yani süre vasiyetnamenin kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlayacaktır.
Vasiyetnamenin açılması ise ; Türk Medeni Kanununun 596. maddesinde vasiyetnamenin mirasbırakanın en son yerleşim yeri sulh hakimi tarafından bir ay içinde açılacağı ve adresleri bilinenlere bu durumun haber verileceği düzenlenmiştir. Buna göre sulh hakimi kendine teslim edilen vasiyetin açılması için bir gün belirleyip, ikametgahı bilinen mirasçıları davet eder ve huzurlarında vasiyeti açıp okur. Eğer hak sahibi olan mirasçılar davete icabet etmezse; TMK’ nın 597. maddesine göre masrafı terekeye ait olmak üzere, vasiyetin bir örneği kendilerine tebliğ olunur; adresi bilinmeyen hak sahiplerine ise tebligat ilanen yapılır.
2-Miras sözleşmesiyle atanan mirasçılar bakımından ret süresi : Miras sözleşmesinin de vasiyetnameler gibi açılması mümkündür. Bu takdirde ret süresi, mirasçılığın atanmış mirasçıya tebliğinden itibaren işlemeye başlar.
MİRASIN HÜKMEN REDDİ NEDİR? NASIL YAPILIR?
Mirasbırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılacaktır. Hükmen reddin şartlarının varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasında bulunulmasına dahi gerek yoktur. Ret ve kabul için bir süre öngörülmemiş olup bir zamanaşımı süresi mevcut değildir. Mirasın hükmen reddi halinde de mirasçılar mirasın açılmasıyla terekeyi bir bütün olarak kazanırlar fakat bu kazanma geçicidir. Karine olarak ret süresini susarak geçirmeleri halinde mirası reddetmiş sayılır. Mirasın hükmen reddinin ana koşulu, miras bırakanın ölümü tarihindeki borçlarının, alacakları ve tüm hakları da dahil olmak üzere malvarlığından fazla olmasıdır. Terekenin borca batıklığı, murisin ölümü tarihinde söz konusu olmalıdır. Diğer şart ise borca batıklığın resmen tespit edilmiş veya tespit edilebilir olmasıdır. Terekenin borca batık olduğunun resmen tespiti, ödemeden aciz vesikası veya iflas kararı alınarak sağlanabilir. Şartların varlığı halinde mirasçıların mirası reddettikleri kabul edilir. Ayrıca bir beyanda bulunmalarına gerek yoktur. Ancak mirasın hükmen reddinin tespitini mahkemenden her zaman istenebileceği gibi, tereke alacaklılarının açtıkları davalarda da her zaman ileri sürülebilir.
MİRASIN REDDİNİN SONUÇLARI NELERDİR?
1-Reddin Yasal Mirasçılar Açısından Sonuçları :
Yasal Mirasçılardan Bir Veya Bir Kaçının Mirası Reddi : Mirası reddeden kanuni mirasçı, mirasbırakandan daha önce ölmüş sayılır. Onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi diğer hak sahiplerine geçer. Dolayısıyla hem mirastan doğan haklar hem de herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmaz borçlardan sorumlu olmazlar. Ret edenin alt soyu varsa, reddedilen hisse bunlara geçer; altsoyu yoksa, mirasbırakanın diğer mirasçılarının hisseleri çoğalmış olur; çünkü, reddolunan miras hisseleri bu durumda onlara geçecektir.
En Yakın Bütün Mirasçıların Mirası Reddetmeleri: Mirasbırakanın kanuni mirasçısı yoksa ve atanmış mirasçı da tayin etmemişse, devlet kanuni mirasçı olur. En yakın mirasçılar tarafından mirasın reddedilmesi durumunda daha sonraki zümrede bulunan mirasçılara veya devlete miras geçmez. Ancak mirasın resmi tasfiyesi yoluna gidilir ve tasfiye sonunda artan kısım sanki reddetmemiş gibi bu en yakın kanuni mirasçılara verilir.
En yakın mirasçıların anlaşılması adına şöyle bir örnek verilebilir; M’ nin ölümünde eşi E yanında, A,B ve C adlı çocukları ile C’ nin çocuğu D hayattaysa, en yakın yasal mirasçılar E, A, B ve C’ dir. D ise bu kavrama dahil olmaz, çünkü o ilk planda ve doğrudan M’nin mirasçısı değildir. M’nin hayatta olan hısımları babası B, kadeşleri C ve D ile C’ nin çocuğu E ise; MK 612/1’in uygulanabilmesi için B,C ve D’nin mirası reddetmesi yeterlidir. E’nin bu konuda bir rolü yoktur.
2- Reddin Atanmış Mirasçılar Açısından Sonuçları
Atanmış mirasçının mirası reddetmesi durumunda, ölüme bağlı tasarrufta halefiyet ilkesi işlerlik kazanmayacağı için atanmış mirasçının altsoyu, onun miras payına halef olamayacaktır. Dolayısıyla, atanmış mirasçının mirası ret etmesi halinde, reddeden mirasçının payı, mirasbırakanın yasal mirasçılarına geçer. Ancak, mirasbırakan bunun aksini emretmiş olabilir, bu takdirde mirasbırakanın arzusuna göre hareket etmek gerekir.
MİRASI REDDEDEN MİRASÇININ ALACAKLILARININ KORUNMASI
TMK’ nın 617/1 maddesinde tanımını bulmuştur. Buna göre; “ Malvarlığı, borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.” Böyle bir talep ancak dava yolu ile olur ve iptale sadece mahkeme karar verir. Mirasçıların bu çeşit kötü niyetli davranışlarını önlemek ve bunlara karşı alacaklıları korumak hakkaniyet gereğidir. Bu şekilde kötü niyetli retlerin önüne geçmek için yasa koyucu reddin iptali müessesini öngörmüştür.
REDDİN İPTALİ DAVASI
Miras açılmadan mirasın reddi söz konusu olamayacağından öncelikle mirasın açılması ve süresi içerisinde reddedilmiş olması gerekmektedir. Mirasın reddinin iptal edilebilmesi için, reddeden mirasçının mevcudu borçlarını karşılamayacak durumda olmalıdır. Mirasçının mirası reddederken, malvarlığının borcuna yetip yetmediğini ispat külfeti, reddin iptalini dava eden alacaklılara düşmektedir. Mirasın reddinin iptal edilmesi için, mirasçının sırf alacaklılarına zarar vermek kastı ile hareket etmiş olması yeterlidir. Alacaklıların ret nedeniyle uğradıkları zararın giderilmesini sağlayacak nitelikte teminat gösterilmesi halinde reddin iptali talep edilmez, talep ile dava edilmişse dava düşer. Reddin iptali davasının altı ay içinde açılması gerekir. Bu süre zamanaşımı olmayıp, hak düşürücü süredir. Altı aylık sürenin başlangıcı, mirasçının mirası reddettiği gündür. Mirasın reddi beyanı mahkemece tescil edileceğinden, alacaklılar ve ilgililer durumdan bilgi edinmek imkânına sahiptirler. Ret daha sonra öğrenilse bile altı aylık hak düşürücü süre sona ermişse artık iptal davası açılamaz. Reddin iptali konusunda yetkili mahkeme de mirasbırakanın yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
REDDİ MİRAS (MİRASIN REDDİ) YARGITAY KARARLARI
Mirası Ret Süresinin Son Gününün Tatile Denk Gelmesi
“ Mirasın reddi (gerçek ret), mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hakimi, sözlü veya ret beyanını bir tutanakla tespit eder. (TMK.m.609) Miras, üç ay içinde reddolunabilir. (TMK.m.606) Mirasbırakan Leman 9.10.2009 tarihinde vefat etmiş, miraçısı olan davacı ise 11.1.2010 Pazartesi günü hakim havalesi bulunan dilekçesiyle mirası kayıtsız ve şartsız reddettiğini bildirmiştir. Mirasbırakanın ölüm tarihine göre, mirası ret için yasada öngörülen üç aylık sürenin son günü 9.1.2010 günü Cumartesi olduğundan, süre tatilin bitimindeki ilk mesai günü olan 11.1.2010 Pazartesi günü sona erer. (HUMK.m.161, 162) Davacı, üç aylık sürenin son günü hakim havaleli dilekçesiyle mirası reddettiğini bildirdiğinden, başvuru süresindedir”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/3808 esas 2010/14854 karar
En Yakın Bütün Mirasçıların Mirası Reddetmesi
“ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mirasbırakanın en yakın mirasçıları olan eşi ve çocukları tarafından mirasın reddedildiğinin ve Türk Medeni Kanunun 612. maddesine göre mirasın iflas hükümlerine göre re’sen tasfiye edileceğinin anlaşılmış bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/19315 esas, 2011/20145 karar
En Yakın Mirasçılar Kimlerdir?
“ Mirasbırakan …, 25.01.2010 tarihinde ölmüş, eşi ve kızı mirası kayıtsız ve şartsız reddetmişlerdir. Yasal mirasçılardan biri, mirası redderse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder (TMK.md.611). En yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras Sulh Hukuk Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK.md.612/1). En yakın kanuni mirasçılardan maksat doğrudan doğruya mirasçılık sıfatını kazanan mirasçılardır. Mirasbırakanın anne ve babası en yakın mirasçılardan sayılamayacağından, ret hükmü sonucu itibariyle doğru olduğundan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/2005 esas, 2011/9477 karar
Alacaklıları Zarara Uğratman İçin Mirasın Reddi
“ Dava, Türk Medeni Kanununun 617.maddesine dayalı, mirası reddin iptaline yöneliktir. Davalının 20.02.2008 vade tarihli bono nedeniyle davacıya borçlu olduğu, borcunu ödemediği, mirasbırakan babası Nurettin’in 15.12.2008 tarihinde ölümü üzerine, alacaklının 21.01.2009 tarihinde ihtiyati haciz kararı alarak, 22.01.2009 tarihinde Mersin 8. İcra Müdürlüğünün 2009/505 takip sayılı dosyasında, davalıya, mirasbırakandan intikal edecek miras payını haczettirdiği, haciz işlemini öğrenen borçlunun 23.02.2009 tarihinde mirası ret beyanında bulunduğu anlaşılmaktadır. Toplanan delillerden, davalının mal varlığının borcunu ödemeye yetmediği, davalıdan borcuna karşılık yeterli güvence göstermesi istenmesine rağmen güvence göstermediği, davalının mirası alacaklılarına zarar verme amacıyla reddettiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yetersiz gerekçeyle ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2009/21977 esas 2010/10556 karar
Reddin İptali Davası Hak Düşürücü Süre
“….Türk Medeni Kanunun 609. maddesi gereğince mirasın reddi, mirasçılar tarafından Sulh Mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hakimi sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tesbit eder. Hükmünü içermektedir. Ret beyanı mahkemeye 24.3.2004 günü yapılmıştır. Bu tarihten davanın açıldığı 27.9.2004 tarihine kadar Türk Medeni Kanununun 617/1. maddesindeki altı aylık hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü süre mahkemece resen nazara alınır. Davanın hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 12.09.2005 Tarih 9178 esas. 11843 karar
Reddin İptali Davasında Görevli Mahkeme
“Kanunda özel hüküm bulunmadığı ve Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini açıklayan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 4. maddesinde gösterilen davaların dışındaki her dava Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür. Mirasın reddinin iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu açıklama karşısında, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/1085 esas, 2011/15751 karar
Terekenin Az Bir Kısım Borçlarının Mirasçılar Tarafından Ödenmesi Terekeyi Kabul Anlamına Gelmez
“…davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borcun cüzi bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödenmiş olmasının olağan işlemlerden olduğu, miras bırakanın öldüğü tarih itibariyle borca batık olduğu anlaşılan terekenin, cüzi kısım borçlarının davacılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceği, davacıların beyanlarının aleyhte yorumlanmaması gerektiği ve bu konuda bir araştırma yapılmasına da gerek olmadığı sonucuna varılmış, Yerel Mahkeme’ce davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu Hukuk Genel Kurulu’nun çoğunluğunca benimsenmiştir…”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2-1607 esas, 2013/1675 karar
Mirasın Hükmen Reddine İlişkin Taleplerin Süreye Tabi Olmaması
Dava Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesinde yer alan “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkindir. Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Miras bırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, miras bırakanın tüm mal varlığı tekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK.md.605/2).
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, miras bırakanın 20.04.2002 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Miras bırakanın ödemeden aczinin belirlenmesi için öncelikle mal varlığı araştırılmalıdır. Miras bırakanın tüm taşınır ve taşınmaz malların ilgili yerlerden sorularak ölüm günü itibariyle terekenin aktifinin belirlenmesi, borç miktarına göre ölüm tarihi itibariyle borçlarını karşılamaya yeter miktarda olup olmadığının objektif olarak tespiti ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilmeden murisin terekesinin aktifi belirlenirken dava tarihindeki değerlerin esas alınması, yine murisin vergi borcu ile SGK’ya olan prim borçlarının ölüm tarihi itibariyle değil dava tarihi itibariyle ulaştığı değerler esas alınarak tereke pasifi belirlenerek hüküm kurulması doğru değildir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/1737 esas, 2014/2560 karar
Mirasın Ret Süresi ve Başlangıç Zamanı
Miras üç aylık hak düşürücü süre içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren (MK m. 606), koruma önlemi olarak terekenin yazımı durumunda ret süresi, yazım işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından mirasçılara bildirilmesiyle başlar (MK m. 607). Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçılar, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur (MK m. 610.1). Böyle bir durumda terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesi, reddin en yakın kanuni mirasçıların tamamı tarafından yapılması durumunda söz konusu olur. Mirasbırakana en yakın zümrenin, mirası reddetmesi hâlinde, miras kendiliğinden diğer zümreye geçmez; böyle bir durumda miras iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.
Somut olayda miras en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilmiştir. Bu halde terekenin Kanun gereği kendiliğinden İflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekir (MK m.612). Bu şekilde terekeyi iflas hükümlerine göre tasfiye edecek sulh mahkemesinin görevi tasfiye işlemlerinin sonuçlanmasına kadar devam eden tasfiyenin İİK’nun 180. maddesi yollaması ile aynı Kanunun 208 ve devamı maddeleri uyarınca yürütülmesi ve tamamlanmasıdır. TMK’nun 612/2 maddesi uyarınca tasfiye sonunda arta kalan bir değer var ise bu değerin mirası reddetmemiş gibi hak sahiplerine verilmesi gerekir. Bu nedenle mirası reddeden mirasçıların açılan terekenin tasfiyesi davasında yer almalarında Kanuna aykırılık yoktur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/16406 esas, 2014/11138 karar
Borca Batık Tereke · Hükmen Ret· Müddet Sorunu
Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK’nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK.md.605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinde yazılı mirası kabul anlamına gelecek davranışlarda bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş olmadıkça her zaman mirasbırakanın ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen 3 aylık süre bu davada uygulanmaz. Bundan ayrı, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddinin talep edildiği davalarda kural olarak; husumetin tüm alacaklılara yöneltilmesi ve davanın ondan sonra görülmesi gerekir. Dava, hasımsız olarak açılmasına rağmen mahkemece uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi sonucu taraf teşkilinin sağlanması yoluna gidilmemiş olması ve davanın süreden reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır. O halde mahkemece yapılacak iş; miras bırakanın tüm alacaklılarını davaya dahil etmek, miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla borç miktarını tespit etmek, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz malvarlığını, varsa hak ve alacaklarını, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplamak suretiyle saptamak, miras bırakanın borcundan dolayı varsa mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin icra dosyalarını getirtmek, mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarının bulunup bulunmadığını tespit etmek, miras bırakanın taşınır ve taşınmaz mallarının ölüm günündeki değerlerini, başka bir ifade ile ölüm günü itibariyle terekenin aktifini belirlemek ve belirlenecek borç miktarına göre ölüm tarihi itibariyle borçlarını karşılamaya yeter miktarda olup olmadığını objektif olarak tespit etmek, mirasın hükmen reddine engel teşkil eden Türk Medeni Kanunu’nun 610/2.maddesinde sözü edilen tereke mallarını kendisine mal edinme durumunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelenmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2013/23345 esas, 2014/15786 karar
Mirasın Reddi · Görevli Mahkeme · Mahkemenin Yapacağı İş
Davacılar vekili, vekil edenlerinin miras bırakanı olan T.. Ş..’in 19/09/2013 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın terekesinin borca batık olması nedeniyle vekil edenlerinin mirası reddettiklerini açıklayarak, mirasın reddi isteminin tespiti ve tescili ile mirasın reddini, mirası reddi sonrasında mirasbırakanın mirasçısı konumuna gelecek kardeşleri ve torunlarına bildirilmesini, bu kişilerce cevap verilmemesi halinde terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, terekenin tasfiyesi ile ilgili reddi miras davalarının ancak mirasın hükmen reddi ile talep edilebileceği ve davanın hasım göstererek açılması gerektiği, bu nedenle HMK’nun 382. maddesi hükmünde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılamayacağı, mirasın hükmen reddi davalarına bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Türk Medeni Kanunu’nun 605/1. maddesine dayalı olup, mirasın gerçek reddine ilişkindir. Mirasbırakan 19.09.2013 tarihinde ölmüş, mirasçısı olan eş ve çocukları 04.10.2013 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yasal 3 aylık süre içerisinde verdikleri dilekçe ile mirasın gerçek reddi ile terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevi mirasın gerçek reddinin tespiti ve ret beyanının özel kütüğe tescili ile mirasın, en yakın miraşçıların tamamı tarafından reddolunduğu gözetilerek terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinden ibarettir (TMK. md. 612). Somut olayda mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce istemişlerdir. Bu takdirde ret, Sulh hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse, reddetmiş sayılırlar (TMK. md 614/1-2). Mahkemece yukarıdaki hukuki olgular gözardı edilerek, terekenin tasfiyesi ile ilgili reddi miras davalarının ancak mirasın hükmen reddi ile talep edilebileceği ve davanın hasım göstererek açılması gerektiği gerekçesi görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/20779 esas, 2014/17640 karar
Borca Batık Tereke · Mirasın Gerçek Reddi · Görevli Mahkeme
Terekesi borca batık olan bir miras bırakanın mirasçısı süresinde gerçek red hakkını kullanabilir. Başka bir anlatımla terekenin borca batık olması, mirasçının süresinde gerçek ret hakkını kullanmasına engel değildir. İddianın ileri sürülüş şekline, davacı asilin 30.06.2011 tarihli oturumdaki beyanına ve davacı vekilinin 19.12.2011 tarihli dilekçesindeki beyanlara göre davacı mirası gerçek red hakkını kullandığını bildirmiştir. Miras bırakan … 12.01.2010 tarihinde ölmüş, dava üç aylık yasal süresi içinde 06.04.2010 tarihinde hasımsız olarak açılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesine göre; mirasın reddine ilişkin beyan yazılı veya sözlü olarak sulh mahkemesine yapılır ve ret beyanı, sulh hakimi tarafından bir tutanakla tespit edilir. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince tutulan özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Görüldüğü üzere mirasın kayıtsız-şartsız reddi beyanının bildirileceği ve bu beyanı bir tutanakla tespit edecek olan makam Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. O halde yerel mahkemece işin esasının incelenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Yargırat.8.Hukuk Dairesi 2014/6192 esas, 2015/726 karar